ADAKALEDE DE,GECELER SABAHA ÇIKAR
Günün ilk ışıklarıyla, yaşam kaldığı yerden yeniden başlamıştır Adakalede.
Bir yanınızda Acıelma,karşınızda Kürdevan, bütün haşmetiyle günaydın der yeni güne.
Bizler okulumuza,büyüklerimiz işlerine,annelerimiz ,asla bitmiyen ve bitmiyecek olan işlerine dalarlar yeniden.
Dükkanlar açılmış,okulumuzun bahçesi çocuk sesleriyle çınlamaya başlamıştır. Gecenin sessizliği yerini, kentin seslerine bırakmıştır artık.
Günlük işler,programlanmış gibi sürüp gitmektedir.
Adakaledeki günlük yaşamımızda ,iki önemli yer vardı.
Biri evimiz,ikincisi de okul bahçemiz.
Evden çıkan herkes önce okulumuzun bahçesine gelirdi .Orası sanki bir toplanma merkezi gibiydi.Nereye gideceksek,ne yapacaksak orda karar verir,ordan harekete geçerdik.Zamanımızın çoğunu da orda geçirirdik.
Çapları 50-60 santim olan çemberlerimiz vardı.Çember çevirirdik mesela.Sıgara kutularının kapaklarını toplardık.Her birinin ayrı değeri vardı.
Galiba en değerlisi,Sipahi Sıgarasının kapağıydı.Bir Sipahi kapağı,Kaç Kulüp, kaç Gelincik,yada kaç Yenice kapağı ederdi?
Artık herşey unutulurken bunu nasıl hatırlamalı ki?
Yukarı Mahalleye çıkardık mesela. Herhangi bir şey için değil.Öylesine.Tekelin tütün deposu olarak kullandığı Ruslardan kalan metrük binayı şöyle bir kontrol eder, caddenin ucuna kadar yürüyüp geri dönerdik.Çeşmenin musluğuna ağzımızı dayayıp su içer,sonra da inerdik çarşıya.
Bazen gizlice Kaleye tırmanırdık arka taraftan.Bazen de,buzhanelerin yanından geçerek,bir ucu kanyona açılan büyük mağaraya giderdik.Gene sessiz ve gizlice.
Sahi kızlar ne yapardı? Hep annelerine yardım edip,günlere mi giderdi? Hep ders mi çalışırdı?
Her şehrin olduğu gibi Adakalenin de bir köpeği vardı.''Kedan''dı adı.İri yapılı,simsiyah bir köpekti .Çok havlamazdı.Bazen onu sokakta ciddi bir ifadeyle,hedefe kilitlenmiş sabit bakışlarla ,hızlı adımlarla, sanki önceden belirlediği bir yere,bir amaçla gidiyor sanırdınız.Oraya neden giderdi? Gidince ne yapardı, ya da oraya gider miydi, gitmez miydi bilmezdik.
Kısacası, bilemediniz,eni iki kilometre,boyu iki kilometreden ibaret olan ama herkes için her anı dopdolu,sakin, herkesin tek bir aileymişçesine içten yaşadığı,büyükçe bir ev gibiydi Adakale.
Bedri Rahmi şöyle demiş bir şiirinde.Geriye kalanını ben söylemiyeyim,o şiir söylesin benim yerime.
Büyük şehirlere bağlanma,
öyle bir şehre yerleş ki,
küçük olsun fakat bizim olsun.
sokaklarında tanımadık yüz,
ensesine şamar atmayacağın kimse dolaşmasın.
her ağacına elin,
her karış toprağına terin değsin.
ve kuytu evlerden birinde
senden habersiz ölenler olmasın..
Noyan Ünsal