Ardanuç eski bir yerleşim yeridir. Bir zamanlar Bagratlı ve Ahıska Kıpçak Atabeklerine başkentlik etmiştir. Burada halk kültürü son derece zengindir. Bu zenginliğin derlenip gelecek kuşaklara aktarılmasıyla ilgili çalışmaların tam anlamıyla yapıldığı söylenemez. Hızlı göçle köyler boşalmıştır. Dedelerimizin kullandığı araç gereçler yok olmaktadır. Onların giydiği orijinal kıyafetleri bulmamız bile çok zor. Hâlbuki müzesi olmayan tek il olan Artvin’de bir müze açılmalı, burada el sanatlarımız sergilenmelidir. Festivallere harcadığımız paranın az bir kısmıyla bu yağılabilir.
Günümüzde Ardanuç, az üreten bir yer hâline geldi. Bir günlük eğlencelere yatırım yapmaktansa geleneksel el sanatlarımızı yaşatmak için kurslar açılmalı. Bu kurslarda üretilen otantik eşyalar DÖSİM mağazalarında satışa arz edilmeli diye düşünmekteyiz. Meselâ bir Damal bebeği nasıl marka oldu? Ardanuç’la özdeşleşen bir değerimiz olmalı. Orman bölgesi olmamıza rağmen ahşap şeker tasını Bolu’dan alıyoruz.
Biz bu yazımızda Ardanuç’ta dünden bugüne yaşayan el sanatlarımızı tanıtmak istiyoruz.
Tezgâhta dokunanlar
Hasır: Bu hasır mısırın yetişmediği dağ köylerde örülürmüş. Sulak yerlerde göletlerde çıkan ve boyu 70 cm’ye varan otlara çil veya lel denir. Bu otlar, temmuz ayında kökünden yolunarak demet yapılarak belinden bağlanır ve öylece kurutulur. Kış mevsimi geldiğinde örülmek için leğende kaynar suda ıslatılır. İki adet lel ele alınarak birlikte bükülür. Uçlarına yeni leller eklenerek yumak yapılır. Dört ağaçtan yapılan tezgâh duvara dikilir. Yumaktaki lelleri tezgâhın alt ve üst ağaçlarına bir parmak aralıklarla dolanır. Bükülmüş lelleri yatay şekilde uzatmanın bir altından bir üstünden geçirilerek örülür. Ağaçtan yapılmış kirkitle vurularak örülmüş yer sıkılaştırılır. Hasır, uzatma 50 cm kalana kadar örülür. Kalan uzatma da ortasından kesilip başından başlayarak tepeden örülür.
Mukaddes Dinçer (60), Yolağzı Köyü
Son güzün mısır kotoşunun (koçan) poçosu (kabuğu) iyisi seçilip saklanır. Demet hâlinde sıkıca bağlanır, bacaya konup kurutulur. Kışın ılık suda ıslatılarak 4 cm parçaya ayrılır. Bükülür, ikisi birbirine dolanır. Uçlarından eklenerek büyük yumak yapılır. Alt ve üstlerinde yuvarlak ağaç, yanlarına da ayrıca ağaç koyarak tezgâh yapılır. Bükülmüş poço, tezgâha 5 cm arayla dolanır. Bu uzatmaya daden denir. Mısır poçosu bükülerek yatay şekilde dadenlerin arasından geçirilerek örülür. Bitince uçlarına tekrar poço eklenir. 10 cm kalınca başı bükülü şekilde örülüp kesilir. 1,5 m eni ve 3 m uzunluğunda olunca kesilir. Döşemlere sergi olarak ve ekin yıkanırken kullanılır. Seccade olacak şekilde de örülür.
Nurizet Şahin (69) Meşeköyü-Ardanuç
Battaniye:
Beyaz yün eğrilir ve boyanır. Siyah yün boyanmadan kullanılır. İplikler bükülür. Ahşap ilkel dönme dolapta pamuk ipliği uzatılır. İplikler 5 cm eninde dolabın etrafına dolandırılarak sarılır. İpliğin dört kere dolanmasına birsayım derler. 120 sayımdan bir battaniye olur. 4 tane kuci, 1 m eninde de bir tarak olur. Tarağın her dişinden uzatma ipliği iki kat geçer. Kucilerin her birinden birer tane geçer. Bu iplik sayısı örneğe göre değişir. Tarakla kuci dokuma tezgâhına geçirilir. Tezgâhta dört tane ayak vardır. Mekiğin birine yün, diğerine pamuk ipliği sarılır. Örülürken ayaklara çifter çifter basılarak iplik aradan geçirilir. Desenler kurulur. 5 m olunca kesip tezgâhtan çıkarılır. Buna tahta denir. İkiboy birleşerek battaniye olur. Ardanuç’un birkaç
köyünde yapılmaktadır. Sonradan Artvin’dengeldiği söylenmektedir.
Melike Yüksel, Nedime Bozkurt-Bereket Köyü
Yün cecimi-Boyaklı cecim:
Yün yıkanıpkurutulduktan sonra yün tarağında taranır. Birmiktarı elde rulo yapılır. Buna da fitil denir. Geri kalan yüne çopur denir, bundan çorap yapılır.
Yünler, iğle eğrilir. Üç kat ip yapılarak çıkrıktabükülür. Hiç boya kullanmadan tabii renkleriy-le yapılana yün cecimi denir. Yünler kelef (çile)yapılarak iki renge boyanır. Çileler dolaptaveya kolda yumak haline getirilir. Dört karış birel koyma uzunluğuna helep denir. On bir helep ölçülür. Yere kazık çakılarak iplikler uzatılır.Uzatılan dört ipliğe bir sayım denir. İki renktende beşer sayım uzatılır. İplikler 80 sayım olacak şekilde uzatılıp bitirilir. Bu iplikler kuy (tezgâh)da uzatma olarak kullanılır. Uzatmaların başlarıbağlanarak çivilerden çıkarılır. Yerden kaldırılıp saç örgüsü şekli verilir. Bunları üç kişi, iplik aracı olan kuci ve taraktan geçirir. Bunlar tezgâhageçirilir. Ahşaptan yapılmış 50 cm uzunluğun-da 2 mancuğa ayrı ayrı renklerde iplikler sarılır.Uzatmaların arasından mancuklar geçirilir veayakçalara basılarak örülür. Her iki renkten de onar sıra örülür. Renkler kare kare olur. Uzatma bitince tezgâhtan çıkarılır. Buna tahta denir.
Tarak büyükse tahtalar da büyük olur. Tahtalar birleştirilerek cecim hâline getirilir. Üç tahtadan
bir cecim olur. Evlerin duvarlarında, dut dökmekte ve ekin kurutmakta kullanılır. Balkonlarda veya odaların yüksek yerlerinde yatay olarak ağaç uzatılır. Bu cecimler katlanarak oradan asılır.
İp attım uci kaldi,
Tarahta kuci kaldi,
Yar evlandi ben kaldım,
Yürekte aci kaldi.
Cevahir Karakuş (80), Sakarya Köyü
Kilim:
Koyun sürüleri olduğu için Ardanuç’un genellikle yüksek köylerinde dokunurmuş. Günümüzde yok. Toz geçirmesi sebebiyle adi halılarla değiştirilmiş. Geri kalanlar da kaybolup gitmektedir. Kilimle ilgili kitaplara Artvin kilimi geçmemiş. Hiçbir kitapta rastlamadığım kilim motiflerimiz var. Bunlar derlenip kataloğa alınmalı. Kilim motiflerinde tarihî izleri takip eden ilim adamlarımız var. Ya her motiften bir kilim alınıp saklanmalı, ya da kitap haline gelmeli. Kilimlerin sergilendiği bir yer olmalı. Belediyelerimizden, Halk Eğitim Müdürlüklerinden ve özellikle Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzden bir kilim kitabı bekliyoruz. Birkaç yılda bir Artvin kiliseleri ve doğal güzellikleri yansıtan kitapları arasında bir de kilim kitabı çıkabilir.Eskiden kök boyayla iplikler boyanırmış. Bu renkler hiç solmazmış. Tarlalarda yetişen boya otu ve ceviz yeşilken iplikler suya konularak kaynatılırmış. Tuz ve şeb (şap) konurmuş. Daha sonra hazır boyalar kullanılmaya başlanmış.Yünün tabii renkleriyle de kilimler örülürmüş.Yünler eğrilip üç kat yapılıp çığrıkta (çıkrık) bükülür, yumak haline getirilir. Tezgâhta uzatma ipi olarak kullanılır. Bu ip boyanmaz. Dokuma ipi olarak kullanılan ipe geçme denir. Bu ipler boyanır. Yügrükte (dört tane ağaç parçası aralıklarla çakılır. Çileyi geçirirsin döner) çile haline gelir. Elde çapraz şekilde iplikler sarılır ortasından bağlanır. Bu ipliklere masura derler. Bir kaba konularak tezgâhın yanında kullanılarak kilim dokunur. İplikleri uzatmaların bir altından bir üstünden geçirerek kilim dokunur. Kâğıda kilim desenleri çizilir veya kilim asılarak örnek çıkarılır. Kirkitle vurularak örülen kilim sıkıştırılır.Bitince kesilir
Emine Yılmaz (71), Anaçlı Köyü
Kaynak:Ülkü Önal- ahiska.org.tr
Etiket : Ardanuç, Sanatları, Kilim Hasır Yün, Cecimi Boyaklı, Cecim Battaniye,