MANTAR
Doğu Karadeniz Bölgesi arazi teşekkül tarzı itibariyle sıfırdan başlayarak dörtbin rakımlara kadar yükselen ve her an değişik tablolar arzeden karakteriyle sinesinde bütün arazi şekillerine yer veren bir yapıya sahiptir. Bu arazi yapısı içinde zeytin ikliminden tutunda en sert kara iklimine varıncaya kadar bütün iklim farklılıklarını en ince nüanslarına varıncaya kadar ayrı ayrı görmek mümkündür. Pek tabii ki bu özellikler Artvin ve çevresini çok zengin bir bitki koleksiyonuna sahip kılmıştır. Hiç şüphesiz ki bu zenginliklerden mantarlar da bol bol nasibini almıştır. Hemen hemen her yerde en küçüğünden en büyüğüne kadar mantarın her çeşidine rastlanır.
Bu kadar zengin çeşidin elbette ki çok büyük bir kısmını zehirli mantarlar oluşturmaktadır. Burada ben sadece bölgede çok tanınan ve sevilerek yenen çeşidi üzerinde durmak istiyorum. Konusu edilen mantar binbeşyüz rakımların üstündeki mezra, mer'a ve yaylalarda görülür. Bu mantar, bir çemberin küçük bir parçası büyüklüğünde ortalama elli cm. genişlikteki toprak şeritler üzerinde yetişir. Söz konusu şeritler toprak üzerinde kendiliğinden teşekkül etmiş olup hatasız çizilmiş birer yay parçası gibidirler. Bu şeritler, üzerinde yer aldığı topraklardan daha koyu renkle, adeta iyice siyahlandırılmış ve hatta çok koyu mor'a boyanmış hissini vermektedirler. Bu bakımdan bahsedilen çember parçalarına "Mor Halkalar" demek de mümkündür. Bu halkalarda yetişen mantarlar daha ziyade yağmurlardan sonraki günlerde gelişir ve çoğalırlar. Yöre halkı ve bahusus çocuklar bunu çok iyi bildikleri için yağmur yağdıktan sonraki bir-iki gün içinde mantar toplamak için sabahı sabırsızlıkla beklerler. Çevre insanınca hem mantar sahaları, hem de bu mantar çok iyi tanındığı için şimdiye kadar mantar zehirlenmesi vak'ası ile hiç karşılaşılmamıştır.
Tabiat tarafından oluşturulan yay şeklindeki bu orijinal ve pek belirgin halkalar mantarların anayurdu gibidir. Orada doğar, orada yaşar ve nesillerini yalnız o halkalar üzerinde devam ettirirler. Ne ekenleri vardır, ne de ekilenleri. Söz konusu mantar, şekil olarak ters çevrilmiş irili ufaklı tasları andırır, çapları onbeş cm.'e varan büyüklükte olanlarına da rastlanır. Kalın ve etli bir yapıya sahip olup içleri çanak biçimindedir. Biraz tuz serpip hafif ateşle çevire çevire pişirince içinde biriken suyun lezzetine, ve mantarın tadına doyum olmaz. Bir de tereyağında kızartılarak kavurması yapılır.
Tıbbın konuşulmadığı, sağlık konularının gündem de olmadığı zamanlarda dahi halkımız kendi bilgi, tecrübe ve geleneklerinin yol göstericiliği sayesinde bu konuda hiçbir hataya düşmeden, hiçbir zehirlenme olayı ile karşılaşmadan bugünlere kadar yene gelmiştir mantar.
Günümüzde mantar zehirlenmelerinden ölen bunca insanı gördükçe bu eblehçe ölüme şaşmamak elden gelmiyor. Hayvanlar bile zehirli otları, zehirli yaprakları ve zehirli mantarları tanıyor, onları yemiyor ve eblehçe de ölmüyorlar. Konusunu ettiğimiz çok sevilen bu mantar cinsine pek fazla olmasa sa Sakılde’de, Uzunçayır’da, Çonat’ta , Aşağı Dağ’da ve rakım ve şartları uygun olan diğer mezra, yayla ve dağlarda yetişir. Yüksek rakımlı yerlerin mantarları daha büyük, daha gösterişli ve daha lezzetlidir.
ÇİLEK
Kaleardı ve çonat’ın kırlarında, ormanlarda ve çayırlıklarında gezerken etrafınızdaki yeşillikler arasında arasından kırmızı kırmızı çileklerin size gizli gizli göz kırparak işaretler verişlerinizi görürsünüz. : Bu çileklerden kopartıp ağzınıza attığınız zaman gerçek çileğin, hakiki çilek tadının nasıl olduğunu anlarsınız.
Böylece marketlerden, Pazar yerlerinden satın aldığınız sera çileğinin gerçek çileğe benzemediğini anlar, onların adeta sentetik bir maddeden yapılmış olduğu zannına kapılırsınız. Çocuklar çilek toplamayı çok severler. Minicik elleriyle yaprakları arasında itina ile kopardıkları çilekleri küçücük harkeletlerine doldurur arada bir de göz hapsine aldıklarını çaktırmadan kaşla göz arasında ağızlarına atmayı ihmal etmezler. Kır çileği çok bir tat, enfes bir koku ve rayihaya sahiptir. Reçellerin en güzeli kır çileğinden yapılır. Her zaman için çok özlenmesine ve ısrarla aranmasına rağmen onu bulmak pek mümkün olmaz.
Sera çileği iri taneli ve gösterişli olmasına rağmen onda kır çileğinin tat ve nefaseti bulamazsınız. Kır çileğinin yanında tatsız ve rayihasız kalır. Bundan ötürü büyük şehirlerin semt pazarlarında reçel yapmak için kır çileği arayan hanımların gözleri hep kenarda köşede kır çileği satan bir köylüyü boş yere arar durur.
Binde bir ihtimalle de olsa zaman zaman kır çileği satan bir satıcıya rastlamak mümkün olabilmekte idi vaktiyle. Ama ne yazık ki artık bu işle uğraşan köylülerimize pek rastlanmıyor artık.
Kaynak: Osman ÜNSAL : Artvin ve Çevresinde Yaylacılık ve Pancarcı Şenlikleri Kitabı.
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. Kopyalanması ve izinsiz yayınlanması yasaktır
Etiket : Mantar, Çileği,