KAVAK AĞACI VE DEYİMLERİMİZ.
Ardanuç'un çam, köknar ve ladin gibi iğne yapraklı ormanlarının yapraklı olarak tek ağacıdır. Orman içlerinde "tekere seyrek" olarak bulunur, sayıları pek fazla değildir. Kavak ilkbahar ve yaz aylarında yeşilin değişik tonu, son güzde de gülen sarısı ile ormanların en gözde süsüdür. Çok dallandığı için fazla boy atamazlar, ortalama boylan 8-10 metre, çapları da 30-40 cm. civarındadır. Ormancılık dilinde bunun adı "Karakavak" olarak geçer. Ağacı çok hafif ve yumuşak olduğu için özellikle bazı tarım ve ev aletlerinin yapımında kullanılır. Un, kar ve ahır kürekleri, yaba ve tırpan sapları yayık, oklava, iğ, teşi gibi. Tahta kısmının kendine mahsus hoşa giden çok güzel bir kokusu vardır. Ağacı işlenirken bu koku etrafa yayılır. Sonbaharda kavak ağaçlarının yaprakları hep birden sararır ve sarının en güzeli sergilenir gözler önüne. Uzaklardan bakınca sararan kavak ağaçları, klasik orman yeşili üzerine serpiştirilmiş sarı benekli nadide bir kumaşı andırır. Karanlık Meşe ve Düdümet ormanlarındaki kavak ağaçlarının sonbaharda oluşturduğu muhteşem manzarayı seyretmek için "Harmandüzün"de olmayı boş yere hayal edip durmuşumdur bir ömür boyu. Kaleardı'nda hemen hemen günün her saatinde rüzgar eser. Hele Meltem rüzgarının gündüz saatlerinde esmemesi düşünülemez. Gündüzleri batıdan, geceleride doğudan esen bu meltemle köylerimizde hep harman savrulurdu. Şimdilerde artık harman savurma işi modern tarım araçları, tınaz ve patos makinaları ile yapıldığı için rüzgarla harman savurma adeti de herhalde tarihe karışmış olsa gerek. Her yerde olduğu gibi Kaleardı'nda da kavak ağacı vardır. Hele hele köye bakan kayalıklı sırtta azraz ağacının yanındaki birkaç iri kavak sanki hepsinin temsilcisi gibiydi. İnce uzun sapları ve şekil özellikleri sebebiyle kavak yaprakları en hafif rüzgarda bile gözle takip edilemeyecek kadar hızlı biçimde dallarında her yönde ani dönüşler yaparak sallanır ve tam bir kargaşa halinde biteviye çırpınır dururlar.
Yüzbinlerce hatta milyonlarca yaprağın bu çırpınışı sırasında yüz yüze denk gelenlerin çıkardığı "Şapırtı" sesleri tıpkı baş ve orta parmağın çıkardığı "Çarpana" sesini andırır. Kavak yapraklarının bu ani ve her yöne dönüşlerinden kinaye olarak sözünde durmayan kimseler için "Kavak yaprağı gibi "deyimi kullanılır. Ayrıca bir de "Başta Kavak yelleri esiyor" tabiri vardır. Olur-Olmaz işler peşinde koşan ve zararlı sonuçlarla karşılaşan kimseler için kullanılır. Bu deyim, kavak yapraklarının düzensiz sallanışlarından, deli-dolu çırpınışlarından kaynaklanıyor olsa gerek.
Atasözlerimiz ve deyimlerimiz, mananın dilimizde binlerce yıllık billurlaşması ve şekillenmesidir. Ecdadımız bunca yıllık tarihi ve mücadelelerle dolu hayatı boyunca karşılaştıkları her hadise ve kazanılan her tecrübeden ders alarak sonraki nesillere ışık tutacak kural ve prensipler ihtiva eden ciltler dolusu Atasözleri ve Deyimler yaratmış adeta bu işin mimarı olmuşlardır. Hatta kavak yapraklarının abuk-subuk sallanışlarından bile ahkam çıkarma "Deyim kurma" akıllılığını göstermiş, bu yönü ile de köklü bir geçmişin zengin bir dil kültürünün sahibi bulunduğumuzu ortaya koymuşlardır.
Atasözleri ve deyimler bakımından çok zengin bir millet olduğumuz için konuşmalarımız ve sohbetlerimiz sırasında bunlara bol bol yer vermeyi ve bunlarla yapılan sohbetleri dinlemeyi çok seven bir millet olmuşuzdur. Bu tür konuşmalar muhteva bakımından çok zengin ve ilgi çekicidir. Bu hususiyetlerimizi bilen birçok yabancılar, Türklerle sohbet etmenin büyük bir zevk olduğunu, bu sohbetleri dinlemekten büyük bir haz duyduklarını ifade ederler. Halkımız arasında konuşma ve sohbetlerini deyim ve atasözleri ile süsleyen, konuşma ve sohbetleri sırasında bunlara altını çizerek yer veren pek çok söz ustalarımız vardır.
İnsanımıza ders ve huzur veren bu sohbetler kahve kültürümüzün en zevkli ve en hoşa giden yanıdır.
Kaynak: Osman ÜNSAL Artvin ve Çevresinde Yaylacılık ve Pancarcı Şenlikleri Kitabı.
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. Kopyalanması ve izinsiz yayınlanması yasaktır.
Etiket : Kavak, Ağacı, Deyimlerimiz,