» Bicelilerin Hasretini Dindiren Web Sitesi Biceliyiz.Com a Hoşgeldiniz. Tütünlü Köyü Bicenin Web Sitesi.

    • Facebook Hesabınız İle Sitemize Hızlı Üye Olup Giriş Yapabilirsiniz
    • Veya Bilgilerinizi Kendiniz Girerek Üye Olup Giriş Yapabilirsiniz

» MakaleYazı Kategorileri

» Hit MakaleYazılar

» Son MakaleYazı Yorumları

» MakaleYazı İstatistikleri

  • MakaleYazı Sayısı 82

  • Okunma Sayısı 480987

  • Kategori Sayısı 7

  • Yorum Sayısı 255

» Çolak Molla Yusuf Pehlivan

MakaleYazı Resmi
Bookmark and Share
  • Beğenenler (2) Beğenmeyenler (0) Toplam (2)
      Beğenenler & Beğenmeyenler
      Noyan(+1), Murat(+1),
Beğen Beğenme
İnsanlar ve Yaşam Öyküleri Kategorisinde Gez
               
ÇOLAK MOLLA YUSUF PEHLİVAN
1936 veya 1937'de köyden Bilbilan Yaylasına giderken Cancah yokuşlarını çıkmış ve yine her zaman olduğu gibi Cannah Pınarı'nın başında oturmuş dinleniyorduk. Rahmetli babam bu pınarla ilgili olarak şu çok enteresan pehlivanlık hikayesini anlatmıştı.

Cancah Pınarının başı Doğu Karadeniz'den gelip dağlara, yüksek yaylalara çıkan tarihi "Yolcu Yolu"nun çok önemli bir dinlenme noktasıdır. Aşağı Irmaklar köyünden benim de yetişip yakından tanıdığım 80-90 yaşlarında dinamik, aynı zamanda çok tatlı ve pek sevecen delikanlı bir dede vardı. Aslında bu dede çocukluğunda o devrin şartları gereği medrese tahsili görmüş, din eğitimi almış genç bir din adamı olmuştu. Artık ona herkes Molla Yusuf diyordu. Ayrıca bu delikanlı iyi bir pehlivanlık istidadına da sahipti. Nitekim çolaklığına rağmen sonraki yılların çok meşhur bir pehlivanı olmuştu. İşte bu Molla Yusuf dede yaşlılık yıllarında Yığılı Dağları'na giderken dinlenmek üzere Cancah Pınarı'nın başında oturmaktadır. Uzun ve yorucu yokuşlarda yorulmuş olmanın ötesinde bir de çok acıktığı için azığından bir şeyler yemiş karnını da doyurmuştur. Aşağılardan Cancah'ın dik yokuşlarını genç bir adam adeta tırmanarak çıkmaktadır.
Adam yaklaşır, selam verir ve dinlenmek üzere yanına oturur.
Merhabalaşırlar, birbirlerini sorup soruşturur, şundan bundan konuşurlar.
Bir süre dinlendikten sonra genç adam Molla Yusuf a; Ben pehlivanım. Çevremde koluma yapışacak kimse bulamadığım için kendime bir hasım bulmak ümidiyle geziye çıktım.
Gel seninle şu pınar başında hafiften bir güreş tutalım der. Molla Yusuf nasıl olur sen pehlivan olduğunu söylüyorsun, sonra sen genç, güçlü bir delikanlısın, bense yaşlanmış bir ihtiyar. Genç adam: Biliyorum, biliyorum der, ama güreşimiz sahici bir güreş olmayacak, peşrev yapar biraz oynaşırız, ben asla sana kıymam, yeterki içindeki bu dayanılmaz arzu biraz dinsin. Bu konuşmadan sonra yaşlı adam ikna olmuş gözükür ve "peki" der.
 
Soyunurlar, genç adam adaleli, dev gibi iriyarı, gösterişli bir vücuda sahiptir. Molla Yusuf un ise adalesiz, gösterişsiz fakat hala kusursuz, iriyarı bir vücudu vardır. Ama ne de olsa yaşlı bir vücuttur bu, zaten bu yaşta başka nasıl olabilir ki? Molla Yusuf farkettirmemeye çalışır ama dikkatle bakınca bir kolunun sakat olduğu da gözden kaçmaz. Genç adam koskoca dağlarda Cancah Pınarı'nın başında hafif meyilli, yemyeşil sahada coşkulu hareketlerle çırpınmakta, sevinçten göklere uçmakta ve peşrevini bir an evvel bitirerek tutuşmak arzusu ile yanmaktadır. Yaşlı adam ise işi yavaştan almakta, peşrevini usulü dairesinde ağır ağır icra etmekte, bununla da zaman kazanmaya çalışmaktadır. Nitekim bu süre içinde ihtiyar gittikçe canlanmakta, ustaca hareketleriyle iyi bir peşrev çıkarmaktadır. Peşrevin ardından hafiften tutuşurlar. Genç pehlivan yavaş yavaş güreşe girer ama kuvvetini kontrol edemediği için ara sıra sertliğe kaçar. Bu sertlikleri ihtiyar pek kale almaz ve kolayca savar.
 
Oynaşma devam eder. Molla Yusuf yavaş yavaş güreşe ısınmaktadır. Güreş ilerledikçe genç pehlivan zaman zaman gene ölçüyü kaçırır, hareketlerini sertleştirir. Molla Yusuf ise bu sertliklere de ustaca karşılıklar verir ve kolay lokma olmadığını gösterir. Bu durum karşısında genç pehlivan şaşırtmakta, olanlara bir mana verememektedir. Hani karşısındaki yaşlıydı, güçsüz bir ihtiyardı. O halde bütün bunların manası ne idi. Herşeye rağmen genç pehlivan bu hale hem şaşıp kalıyor hem de dişinin harcı birini bulmuş olmanın sevinciyle pehlivanlık iştahı iyice kabarıyordu. Bu duygular içinde genç adam güreşin temposunu artırarak anlaşma sınırlarını aşar ve bir an evvel ihtiyarın işini bitirmeye karar verir.
 
Durumu kavrayan Molla Yusufun uyumakta olan pehlivanlık cevheri kabarır, kükremeye hazır bir arslan oluverir. Artık güreşe daha sıcak bakmaya başlar ve kendini yıllardır uzak tuttuğu güreş atmosferinin ortasında bulur. Koca pehlivan artık gençlik yıllarının coşku dolu duygularını yeniden yaşamaktadır. Bu ortam içinde güreş daha da ciddileşmeye, karşılıklı saldırılarla daha da sertleşmeye başlamıştır. Molla Yusuf harekete geçme zamanının geldiğine inanır ve insiyatifi ele alarak gerçek güreş taktiklerini uygulamaya koyar. Artık ihtiyar pehlivan tesadüfün karşısına çıkardığı bu genç ve tecrübesiz pehlivanla oyuncak gibi oynamaktadır. Maksadı onu hemen yenmek değil biraz örselemek, yormak, ezmek ve haddini bildirmektir.
 
Bunun için de çeşitli oyunlar tatbik eder, onu altına alır, ağırlığı ile ezer, zor anlar yaşatır. Molla Yusuf hasmının üstünden kalkar ve meydanda çırpınmaya başlar. Artık o güreşte mutlak bir üstünlük kurmuştur. Vücut kasları iyice kabarmış, pazuları şişmiş adeta Michelangelo'nun "Musa"sı oluvermiştir. Genç pehlivan da kalkmış o da meydanda çırpınmaya başlamıştır ama hala olanların şaşkınlığı içindedir. Aslında genç pehlivan çok güçlü ve çok acımasız bir kuvvete sahiptir ve iyi bir istikbal vadetmektedir Onun tek kusuru henüz çok tecrübesiz oluşu ve güreş kurallarını yeterince bilmemesi ve bildiklerini de uygulamaya koyamamasıdır.
 
Meydanda biraz dolaştıktan sonra tekrar kapışırlar, bu kere delikanlı daha temkinlidir. Güreş beş-on dakika daha devam eder. Ama yaşlı kurt onu gene altına alır ve ezmeye başlar. Molla Yusuf artık işi daha fazla uzatmakta bir beis görmez ve ses getiren bir güreş oyunu ile hasmının sırtını yere getirir ve bununla da yetinmeyerek kendini pehlivan sanan bu acemi çaylağın göğsünün üzerine oturur. Neye uğradığını anlayamayan bu genç pehlivan göğsüne oturan yaşlı adamın hiç umulmayan bu ağırlığı altında ecel terleri dökmektedir. Daha fazla dayanamaz ve adeta inleyen bir sesle Molla Yusuf a;
Artık üzerimden kalk, beni öldürmek mi istiyorsun der. Altmışını aşmış olan bu yaman ihtiyar, hasmının üzerinden kalkar ve genç pehlivan geniş bir nefes alır.
Acemi pehlivan büyük bir şaşkınlık ve perişanlık içindedir. Geç de olsa büyük bir hata işlediğini anlayarak yaşlı adamın ellerine sarılarak öper ve sen kimsin, nesin, senin tek başına bu dağ başlarında işin ne der.
Molla Yusuf:
Ben de senin gibi bir insanım, gökten inmiş falan değilim, yalnız aramızdaki fark, sen başı göklerde olan tecrübesiz, genç bir pehlivansın, bense gün görmüş binbir hadise ile yoğrulmuş yaşlı bir insanım der. 

Adıma gelince:
Bana Samıskar'lı (Aşağı Irmaklar Köyü) Çolak Molla Yusuf Pehlivan derler diye cevap verir ve ekler: 
-Sakın bir daha büyük lokma ye de büyük söz söyleme.
 
Sonra biri yaşlı, biri genç bu iki pehlivan iki can dostu olarak bu yüce dağ başlarındaki yollarına birlikte devam ederler. Bir kolu gerçekten çolaktır Molla yusuf'un ve bunun da pehlivanlığında meraklı, ayrı bir hikayesi vardır. "İmamgil"in Molla Yusuf (bu ailenin köydeki eski lakabı "İmamgü"dir) delikanlılık yıllarında Petoban (Hisarlı) köyü yakınlarındaki Güdat ormanlarında koyun otlatmaktadır. Öğle sıcağında koyunlar kümeleşmiş olarak çamların gölgesinde yatmaktadırlar.
Molla Yusuf'da onların yanıbaşında bir yerde uzanmış uykuya dalmıştır.
Rüyasında yanına yaşlı, ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyar gelir ve Molla Yusufa;
"Sen büyük bir pehlivan olacaksın, hadi Allah her yerde yardımcın olsun" der ve sırtına, iki omuzu arasına elinin ayası ile kuvvetlice vurur. Bu vuruşla uyanır Molla Yusuf uykusundan. Ama ortalarda ne ak sakallı bir ihtiyar vardır, ne nur yüzlü bir zat ve ne de en ufak bir iz. Büyük bir korku ve ürküntü içindedir. "Bu rüya olamaz" der kendi kendine. Çünkü sırtından yediği tokadın acısını bütün canlılığı ile hala hissetmektedir. Sonra kendisinde meydana geldiğini hissettiği olağanüstü değişikliği ve zaptedemediği bir güçle dopdolu olduğunu anlar.
Bu ruh hali ve şaşkınlığı içinde yanındaki oldukça büyük pelit ağaçlarından birini, sol elinin ters bir hareketiyle kavradığı gibi yere serer. Bu iş normal bir insan kuvveti ile yapılacak bir iş değildir ama Molla Yusuf bunu yapmıştır ve kendisi de nasıl yaptığının farkında değildir.
 
Evet koskoca pelit ağacını köklerinden sökerek yerlere sermiştir ama kolu da sakatlanmıştır, bundan ötürü de büyük acı çekmektedir. Akşam eve gelince olanları anlatır. Koluna bakmak üzere elbisesini çıkardıkları zaman hem kolunun arızalanarak şişmiş olduğunu hem de iki omuzu arasında bir siyahlığın mevcudiyetini görürler.
Bu siyahlık çok hafif bir şekilde onun sırtında bir ömür boyu kalacak, adı da "Molla Yusuf" yerine "Çolak Molla Yusuf Pehlivan" olarak yad edilecektir.
 
Bir kolunun çolak olmasına rağmen o ömrü boyunca yapmış olduğu bütün büyük pehlivanlık güreşlerinin hepsini kazanmış nice ünlü pehlivanların sırtını yere getirmiştir.
Çolak Molla Yusuf Pehlivan'ın pehlivanlık grafiği daima onun din adamlığının üstünde seyretmiştir.
 

Kaynak: Osman ÜNSAL Artvin ve Çevresinde Yaylacılık ve Pancarcı Şenlikleri Kitabı.

(c) Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. Kopyalanması ve izinsiz yayınlanması yasaktır.



Etiket : Çolak, Molla, Yusuf, Pehlivan,
MAKALEYAZI BİLGİLERİ
Ekleyen : KemaL | Kategori : İnsanlar ve Yaşam Öyküleri | Tarih : 13.01.2017 13:06:49 | Hit : 5157 | Yorum : 1

» MakaleYazı Yorumları

MAKALEYAZI YORUM YAZ

 
  • Noyan
    Türk halkının,özellikle de Artvin ve çevresi insanının en çok sevdiği ve izlediği spor dallarının başında güreş geliyor.Her ne kadar Futbol ,ilgi anlamında Güreşi geçmiş olsa da güreş hala önemini koruyor. Eskilerden beri süregelen bu ilgi, ilginç pehlivan ve güreş hikayelerinin bu günlere kadar anlatılagelmesine neden olmuştur. Hikayedeki gibi .kimliği bilinen güreşçilerin dışında menkıbe halinde anlatılan pehlivan hikayeleri ,halen ilgi görmekte,zaman zaman da gazetelerde tefrika edilmektedir.Zahmetlerin için teşekkürler Kemalcim.Ellerine ve emeklerine sağlık.
    13.01.2017 18:32:40


    Beğenenler (0) Beğenmeyenler (0) Toplam (0)

» Benzer MakaleYazılar

» Copyright

2oo8-2o13 © Copyright Biceliyiz.com Her Hakkı Saklıdır B@y ÇoBaN
Artvin - Ardanuç - Tütünlü Köyü  Web Sitesi olan Biceliyiz.com 'un Amacı Yöremiz ve özellikle köyümüzün gelenek, göreneklerini kayda almak verileri toparlamak ve sonraki kuşaklara aktarmaktır. Köyümüzün Eski adı Bice olup "bicelilerin" bu web sitemizde buluşmasını sağlamaktır. Tüm Bicelilere saygı ve selamlar K.Yıldız.