» Bicelilerin Hasretini Dindiren Web Sitesi Biceliyiz.Com a Hoşgeldiniz. Tütünlü Köyü Bicenin Web Sitesi.

    • Facebook Hesabınız İle Sitemize Hızlı Üye Olup Giriş Yapabilirsiniz
    • Veya Bilgilerinizi Kendiniz Girerek Üye Olup Giriş Yapabilirsiniz

» MakaleYazı Kategorileri

» Hit MakaleYazılar

» Son MakaleYazı Yorumları

» MakaleYazı İstatistikleri

  • MakaleYazı Sayısı 82

  • Okunma Sayısı 393922

  • Kategori Sayısı 7

  • Yorum Sayısı 255

» Yöremiz Gelin Alma, Düğün ve Yüzaçımı

MakaleYazı Resmi
Bookmark and Share
  • Beğenenler (3) Beğenmeyenler (0) Toplam (3)
      Beğenenler & Beğenmeyenler
      kardelen(+1), Morahatli(+1), Noyan(+1),
Beğen Beğenme
Gelenek Görenekler Kategorisinde Gez
               

Yöremiz ve köyümüzde geçmişten günümüze  aktarılan gelenek ve göreneklerimizde düğün öncesi ve sonrası yapılan seremonilerinden Kına gecesi sonrasında, Gelin Alma, Düğün ve Yüzaçımıdır Gelin alma süreciyle başlayan etkinlikler, Düğün, Yüzaçımı, Arpa dökmek ve kete kapmayla sonra erer.

Gelin Alma, Düğün:
Düğünün en önemli ve heyecanlı günü, gelin alma günü olan ikinci gündür. O gün sabah, kız evinde davul zurna çalmaya başlar. Çağrılı olanlar düğüne gelirler. Kız evi, sabah yemeği olarak pişi pişirir. Pişinin yanında genellikle pekmez ya da bal verilir. Yemekten sonra erkekler arasında, gelin için bahşiş toplanır. Erkekler oyunlar oynarken, kızın yakın arkadaşları da gelini hazırlamaya başlar.

Ancak, gelini bezetmek, hazırlamak kolay değildir. Giyinmesi, taranması, süslenmesi için, oğlan yengesinin bahşiş vermesi gerekmektedir. Kız tarafının kızları, gelinleri de, baba evinde son anlarını geçiren gelinin duygularını türkülü oyunlarla dile getirirler.

Kişna kırat kişna ben gediyerim Anayi babayi terk ediyerım
Kişna kırat kişna anam ağlasın Hem ağlasın hem bohçami bağlasın
Kişna kırat kişna babam ağlasın Hem ağlasın hem çeyizim bağlasın
Kişna kırat kişna bacım ağlasın Hem ağlasın hem tacımı bağlasın
Kişna kırat kişna kardeş ağlasın Hem ağlasın hem kemerim bağlasın

Artık gelin bezenmiş, hazırlanmıştır. Annesi, babası ve çok yakınları, vedalaşmak için yanına çağrılır. Davul zurna, gelinin kapısında "gelin ağlatma havası" çalar. Bu duygulu müziğin de etkisiyle,kızın yakınları gözyaşlarını tutamazlar. Ana babasıyla vedalaşan gelinin ağlamasını ise kimse durduramaz.

Gelin yola çıkmaya hazırdır ama, evden çıkması kolay olmayacaktır. Şimdi kesenin ağzını açma sırası sağdıca gelmiştir. Bezeyenler: "Kemer belina galmiyer." derler, bahşiş istenir; küçük erkek kardeşi sandığa oturur, bahşiş istenir. Sağdıç bu engelleri aşmaya çalışırken, makar da gelini alıp bir an önce yola çıkmak ister. Öğlen olmadan oğlan evine varılmalıdır. Onların yolunu gözleyenler vardır.

Şimdi de, gelinin kapısı tutulmuştur. Kapıyı genellikle gelinin erkek kardeşi tutar, "Kapı parası", sağdıcın düğün boyunca vereceği en yüklü bahşiştir. Çekişmeli bir pazarlıkla o engel de aşılır. Bu arada oğlan yengesi, kız evinden aldığı buğdayı gelinin sağ ayakkabısına, arpayı da sol ayakkabısına koyar.

Davul zurna "gelin ağlatma havası" çalarken, gelin, sağdıç ve oğlan yengesi tarafından evden çıkarılır. Süslenmiş bir erkek ata bindirilir. (Günümüzde Süslenmiş Bir Otomobile Biner :-)”   Eline şemsiye verilir. Yengeler de atlara binerler. Önde oğlan yengesi, ortada gelin, arkada kız yengesi bulunur. Gelinin atını erkek kardeşi, yengelerin atını da akrabaları olan erkekler tutar. Oğlan yengesi, yemekte aşırdığı tahta kaşıkları başörtüsünün kenarlarına takarak halka gösterir, gözü açıklığıyla övünür.

Alıntı: (“Derelar uzun olsun,  Mevladan izin olsun, kız alduh gediyeruh Köyuvuz sizin olsun”)

 dercesine büyük bir sevinç ve gururla yola çıkılır. Artık davul zurna neşeli bir "yol havası" çalmaktadır. Düğün alayı kız evinden ayrıldıktan sonra, mahallenin çocukları, delikanlıları, iplerle, ağaçlarla yol keserler. Sağdıçtan para almadan yol açılmaz. Yolun ortasına masa kurup kağıt oynayan delikanlılar, oyunda kaybettikleri parayı almadan kalkmazlar. Akşamdan "delikanlı parası, koç parası" almışlarsa yol kesmezler.

Alıntı: Gelin gedar ağır ağır, Ağlıyerlar hüngür hüngür. Galicağın ev da budur. Gelin ağlama ağlama Bizi yoldan eglama

Ne var ki, bu türküler gelini daha çok üzer. Delikanlılar hem gelini neşelendirmek, hem de eğlenmek için, oyunlar oynar, at yarışları yapar, güreşe tutuşurlar. Kazananlara,sağdıç bahşişlerini verir.

Artık epey yol alınmış, gençler yorulmuştur. Birkaç delikanlı gidip kız yengesinin atının önünde yere düşüp bayılır. Kız yengesi oğlan yengesine sorar:

—"Na oldi bunnara"?

—"Na olacah, sizinkilar şennigimi aç birahti  onnar da acından bayıldilar."

der. Bunun üzerine kız yengesi heybesindeki pişi, kete gibi yiyecekleri çıkarıp dağıtır." Neşe içinde yol alınır. Yolda düğün alayına rastlayan davar sahipleri, gelinin önüne koç getirirler. Gelin, atın üstünden eğilerek tek elle koçu kaldırabilirse, koç gelinin olur. Kaldıramazsa, sağdıç, koç parası tutarında sahibine para verir. Düğün alayı oğlan evine yaklaşınca, iyi at sürücüler gelinin gelmekte olduğunu müjdelemeye giderler. Buna "papağa getma" denir.

Papağa gidenlere şerbet içirilir. Gidenlerden birinci olanın atının boynuna kırmızı, ikincinin atına mavi, üçüncünün atına da yeşil örtü bağlanır. Gidenler, geri dönerek gelin alayına katılırlar. Böylece kimin önde gittiği öğrenilir.

Gelinin gelmekte olduğunu öğrenen oğlan evi, davul zurna sesini de duyunca hem sevinir, hem heyecanlanır. Gelenler için önceden hazırlanmış yerler düzeltilir, yemekler gözden geçirilir. Gelinin ayağına kesilecek kurban (koyun, koç, kuzu, oğlak) ortaya çıkarılır.

Artık düğün alayı kapıdadır. Kocasının evi şirin görünsün diye, kız yengesi, yeni evini geline aynada gösterir. Oğlanın yakın akrabaları gelinin önünde oynayarak eve doğru gelirken, kaynana da oynayarak onlara karşı gider. Güveyi, sağdıçla birlikte bacaya çıkar, üç kez ateş eder. Gelinin ve orada bulunanların başına şeker atar.

Güveyi şekeri kapmak, çok eğlenceli bir iştir. Bazıları şemsiyelerini tersine çevirip çok şeker almaya çalışırken, çocuklar da yere düşenleri kapışırlar. Gelinin atını tutanlar, valasının uçlarını biraz yukarı kaldırıp valaya düşen şekerleri alırlar. Bu arada gelin de, me¬rakla beklediği eşini, örtünün altından ilk kez görebilir.

Gelin attan inmeden ayağına kurban kesilir. (Bu kurbanı, kız tarafının erkekleri kendi aralarında pişirip yerler. Dikkatli olmazlarsa oğlan tarafı çalabilir). Kaynatadan gelinine vereceği armağan istenir. Kaynata genellikle bir inek (maddi durumuna göre inek, düve, manda, koç, koyun, kilim) bağışlar. Kız tarafı ineği ister, kulağını keserek en vurur, bellilik yapar. O inek, evde gelinin malıdır artık.

Kaynanadan da hediyesi istenir. O da şaka olarak: "Ben da bir kazan, bir da tabah veriyerım." der. Kazan, gelinin atının yanında tersine çevrilir. Üstüne, oğlan yen- gesjnin kız evinden aşırdığı çay tabağı ve tahta kaşık konur. Geline "Kabul ediyer misin?" diye sorulur. Gelin başını sallayarak beğenmediğini gösterir. "Eylaysa beganduğun kibi yap." denir. Gelin de attan inerken kazana basarak tabağı kırmaya çalışır. Birer vuruşla bunları kırabilirse, gelinin güçlü kuvvetli olduğu düşünülür. Aslında, gelinin kendi evinden gelen tabakla kaşığı kırması onun baba eviyle ilgisini kestiğini, yeni evine bağlılığını anlatır.

Koca evine bağlılık sözü de veren gelin, sağdıç ve oğlan yengesi tarafından attan in¬dirilir. Vengeler kollarından tutarak eve getirirler. Kapıdan girerken erkek kardeşi engeller. Sağdıçtan bahşişini almadan bırakmaz, içeri girmeden önce, oğlan yengesi gelinin parmağını bala batırıp kapı sövesinin üst kısmına sürdürür. Bir parmak balı da geline yedirir. Bu âdet, gelinin yeni evinde kocasıyla mutlu yaşaması için yapılır. Gelin ve kız yengesi bir odaya alınır. Kız yengesi akşama kadar gelini yalnız bırakmaz. Yemekten sonra erkekler arasında oyunlar oynanır.

Halk arasında "Ergişi dügüni" dendiği bu günün en heyecanlı olayı, gençlerin yaptığı güreşlerdir. Halk, bu güreşleri büyük ilgiyle izler. "Köyümüzde güreş organizasyonunu rahmetli Çelik ORHAN yapardı" Bir kez karşılaşan güreşçiler artık rakip olmuşlardır. Bu rekabet her düğünde devam eder. Oyunlarla geç saatlere dek sürer. Sağdıç, o gece konuklara hizmet eder. Sağdıca çeşitli şakalar yapılarak eğlenilir. Kalabalık dağılmadan uyursa, sağdıcı çeşme yalağına (Kürüna) götürüp suya basarlar.

Yüzaçımı:
Düğünün üçüncü ve son günüdür. Kadınlar arasında yapılan âdetlerle, gelinin yüzü o gün açıldığı için "yüzaçımi" denir. "Zenne dügünü" dendiği de olur

Davul zurna, o gün sürekli çalar. Oğlan evinin komşusu, yakını olan kadınlar erkenden gelerek yemek hazırlamada yardımcı olurlar. Köyde iyi yemek yapan birisi aşçı olarak önceden çağrılır. Düğüne gelen kadınlar, harmanda ya da geniş bir bahçede toplanırlar. Gelin aynı köyden ise, kız evinin kadınlarını yüzaçımına davet için davul zurna gönderilir. Gelinin annesinin düğüne gelmesi âdet değildir.

Sıra, gelinin yüzünü açmaya, halka göstermeye gelmiştir. Davul zurna gelinin kapısına gelir. Yengeler, yüzü örtülü olarak gelini odasından çıkarırlar. Kızlar oynayarak gelinin önünde giderler. Kadınların bulunduğu alanın ortasına gelinir. Yere bir cicim serilir. Üstüne bir yastık konur. Oğlan yengesi gelini, üç kez yastığın çevresinde dolaştırır. Sonra da üç kez yastığa oturtup kaldırır. Gelinin kucağına küçük bir erkek çocuk verilir. Bu âdet,  bir yastıkta kocaması ve oğlan çocuklar doğurması için yapılır. Gelin bebeğe bir çift yün çorap hediye eder.

Sağdıç, elinde büyük bir bıçakla gelinin yanına gelir. Kaynanayı çağırır. "Huyuni mi kesah, dilini mi?" diye sorar. Kadınlar, "huyunu kes, dilini kes" diye karışırlar. Kaynana, "Dilini kesma, dilsiz olur; (huyunu kes da güzel huylu olsun." der. Sağdıç, bıçağı gelinin yüzörtüsüne iliştirip üç kez kaldırır. Üçüncüde yüzünü açar, bahşişini verir. Gelin sağdıcın elini öper.

Gelinin sağdıç için hazırladığı hediye (bir gömlek, bir çift yün çorap), bohça içinde kendisine verilir. Sağdıç, bohçayı bıçağa takıp bar başına geçer. Yanına kaynanayı, gelini, oğlan yengesini alır. Oğlanın yakınları da bara katılır. Çok büyük bir bar oluşur. Bu barda damadın erkek akrabaları (aması, dayısı, kardeşi) da oynar. Oyundan sonra oğlan yengesi, gelini dolaştırarak düğündeki bütün kadınların elini öptürür. Gelin, oğlan tarafından kimseyle konuşmaz. Buna "gelinnuh etma" denir. (Eskiden gelinler kaynanalarına, özellikle kaynatalarına karşı uzun süre gelinlik ederlermiş. Kaynatalar, gelinlik etmeyi, kendilerine saygının bir ifadesi sayar, gelinlerinin konuşmalarına uzun süre izin vermezlermiş.

Arpa Buğday Dökme:
Ortaya yeniden bir cicim serilir. Gelinle genç görümcesi (yoksa,oğlanın yakını bir kız) cicimin üstüne gelirler. Gelinin ellerine, kız evinden alınan arpa ve buğday verilir. Davul zurna tek oyun havası çalar. İkisi karşılıklı oynarlar. Gelin, oynarken elindekileri yavaş yavaş yere döker. Oyundan sonra, cecimdeki arpa ve buğday ambara dökülür. Böylece, gelinin baba evindeki kısmetinin koca evine geldiğine inanılır.

Kete Kapma Kete Kaçırma:
Yüzaçımında yapılan ilginç bir âdet de "kete kapma"dır. Gelin, barda oynayanların arasına alınır. Kız yengesinin getirdiği kete, bir mendile konarak gelinin kolunun altına koyulur. Gelin, kete koltuğunda yavaş yavaş oynarken, güveyi gizlice gelir, keteyi kapıp kaçar. Birinci kez kapamazsa "Guveginın gözi açuh değil imiş" diyerek gülerler. Gelin, keteyi sıkı tutar vermezse, güveyi gelini de kaçırmaya kalkışabilir. Halk buna çok güler, eğlenir. Güveyi, kaptığı keteyi arkadaşlarıyla birlikte yer.

Kete kapma âdetinden sonra gelin fazla oynamaz. Kaynanası izin verince oturur. Yengelerle, gelinle birlikte oynamak isteyenler, onları manilerle, türkülerle oyuna çağırırlar. Düğünde yengeler oynamazsa o yıl çok dolu yağacağına inanılır.

Türküler, oyunlar sürerken, bir tabla dolaştırılıp geline bahşiş toplanır. Gelenler, bahşiş ya da hediyelerini tablaya koyarlar. Gelin için toplanan parayı, kız tarafından biri sayar. Sayan kişi parayı bütüne tamamlar. Paralar bir mendile bağlanarak üç kez gelinin kemerinden geçirilip aşağıya bırakılır. Üçüncüde gelin paralara ayağını basar. Paralar, geline verilmek üzere kız yengesine teslim edilir. Bahşiş parasıyla, geline genellikle altın alınır.

Yüzaçımı âdetleri artık bitmiştir. Düğün, oyunlarla akşama dek sürer. O gece düğün evinde herkes çok mutludur. Gelinleri, onlara bütün yorgunluklarını unutturmuştur. Ancak, düğün harcamalarını gözden geçiren kayınpeder, şöyle düşünmekten de kendini alamaz.

"Üç gün dügün Üç gün ögün, Üç gündan soğra dögünda dögün"

Sabahlık Yollama (Gönderme):
Düğünden birkaç gün sonra, kız evinin geline gönderdiği hediyeye "sabahluh" denir. Geline bir elbiselik kumaş alınır. Katmer yapılır. Bunları, gelinin erkek kardeşi sabahleyin oğlan evine götürür. Buna "sabahluh yollama (göndarma)" denir. Sabahlık olarak gelen katmerden komşulara da dağıtılır. 

Ayakdönümü:
Sabahlık geldikten birkaç gün sonra (düğünden bir hafta kadar sonra) gelin, damat ve sağdıç, kız evine giderler. Gelinin baba evini bu ilk ziyaretine, "ayahdonumi" denir. Ayakdönümüne gidenler, kete ya da pişi götürürler. Kız tarafı, eve girene kadar enişteyi yakalarsa, bir koç parası alır; vermezse çeşme yalağında ( küründe) suya basarlar. O nedenle, konuklar akşam gitmeyi tercih ederler.

Kız evi, konukları sevinçle karşılar. Damat, kaynana ve kayınpederin elini öper. Kaynata izin vermeden oturmaz, ayakta bekler. Buna "eniştaluh etma" denir. Konuklar o gece kız evinde kalırlar. Kız evinde sağdıca çorap, damada bahşiş verilir. Ertesi gün, komşular, akrabalar ziyaret edilir, büyüklerin eli öpülür. Getirilen kete ya da pişiden, gidilen yerlere de götürülür. Gelinin yakın akrabaları enişteye bahşiş verirler.

Ayak dönümüne giden enişteye kız tarafı takılır, şakalar yapar. Yarılması zor bir kütük bulunup enişteye yardırılır. Bu gelenekten dolayı, zor yarılan kütüklere "enişta kütüğü gibi" denir.

Ayakdönümü düğünlerin son bölümüdür. Kız saraflamayla (Kız Beğenmeyle)  başlayan düğün âdetleri, ayakdönümüyle biter. Yazımızı bir Atasözüyle bitirelim.

"Dağda öküz, düğünde kız beğenilmez" evlenecekler bu sözü dikkate alsın:-)

Not: Yararlandığımız Kaynaklar: Yöremizin ve köyümüzün Nene ve Dedeleri. Ayrıca Sevgi Pehlivan'ın Artvin-Ardanuç Ağzından Derlemeler Kitabı. Katkı sunan herkese teşekkür ederiz



Etiket : Yöremiz, Gelin, Alma, Düğün, Yüzaçımı,
MAKALEYAZI BİLGİLERİ
Ekleyen : KemaL | Kategori : Gelenek Görenekler | Tarih : 29.05.2014 16:56:45 | Hit : 5646 | Yorum : 5

» MakaleYazı Yorumları

MAKALEYAZI YORUM YAZ

 
  • Trabzonlu61
    Merhaba saygideger Artvinliler benim Büyük ninemin adida KIŞNA, peki bu KIŞNA nedir anlamini bilen varmi?

    Saygilar
    23.02.2018 02:01:02


    Beğenenler (0) Beğenmeyenler (0) Toplam (0)
  • serkan
    Rahmetli özer dedenin ogli irfan dedenin dugununde keteyi gelinin kolunun altina verdilar basladilar oynamaya bizda tabi pusuya yatmisuh tam irfan dede galdi keteyi kapecah elindan biz kaptuh. Sonrada arhadaslarina yeduh .Biza coh soylandilar ama olsun bir ilki gerceklasturup damattan onca keteyi calmistuh.buda hatiramda guzel bir ani olarak yerini almistur.herkese bol selam.
    01.06.2014 00:37:56


    Beğenenler (0) Beğenmeyenler (0) Toplam (0)
  • KemaL
    Rahmetli Çelik ORHAN her düğünde gençleri güreştirirdi. Benimde düğün meydanlarında güreşmişliğim var
    30.05.2014 13:33:40


    Beğenenler (0) Beğenmeyenler (0) Toplam (0)
  • Toplam (5) Yorum Var

» Copyright

2oo8-2o13 © Copyright Biceliyiz.com Her Hakkı Saklıdır B@y ÇoBaN
Artvin - Ardanuç - Tütünlü Köyü  Web Sitesi olan Biceliyiz.com 'un Amacı Yöremiz ve özellikle köyümüzün gelenek, göreneklerini kayda almak verileri toparlamak ve sonraki kuşaklara aktarmaktır. Köyümüzün Eski adı Bice olup "bicelilerin" bu web sitemizde buluşmasını sağlamaktır. Tüm Bicelilere saygı ve selamlar K.Yıldız.