Yaşamla Değişenler
Artık Eskiden olduğu gibi köylülerimi aramıyorum. Hadi gelin burada buluşalım; özüne, köyüne dön, köyümüz için bir şeyler yap demiyor, Vurdum duymaz ve paylaşımsız olmalarına takılıp kendimi üzmüyorum. Beni yoran sahte yüzlerden ve sözlerden uzak duruyor, yeni tanışmalar yeni yüzler aramıyorum.
Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım. İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun. Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık. Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi. İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var "Ben demiştim", "ben bilirim", "ben zaten anlamıştım", Sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun.
İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun. İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor. Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken. Uzun düz yollardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine. Kestirmeleri de öğrendim gide gele. Boş geçen her saniye değerli artık. Daha yapılacak çok şey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana değilim. Gerektiğinde "HAYIR" demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.
Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum. Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor. Aileme ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce gösteremediğim sevgi, anlayış ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp “Saygıyla, rahmetle” anılıyor.. Ben biliyorum ki yaşamadan hiçbir şey öğrenilmiyor. Yaşamışlığın oluşturduğu bir alçak gönüllülükle hüzünle yad ediyor veya gülüyorum içimden sadece. Ayıp, günah yada ne derler korkuları çoktan geride kaldı .
Dostlarımla, sohbet etmek hoşuma gidiyor. Lor soğan ile bir iki kadeh rakı içmek, muhabbet bağına girip dolaşmayı seviyorum. Sonra Zeki Müren'in “Unutulmuş birer birer, Eski Dostlar” şarkısındaki gibi eski dostları düşünüyorsun geçmişi, göçüp gidenleri. İşte bu yeni alışmaya başlanan ve değişim denen yeni duruma olgunluk deniyor. Yaşamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum günü mumlarının bir sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yasadığına göre değişiyor bu olgunluk çağına ermek. İnanın hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.
Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini bilmek çok işe yarıyor. Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum. Sağlıcakla kalın.
Etiket : Yaşamla, Değişenler ,