ÖZLEMEK
Bazen, gördüğünüz, ya da algıladığınız bir şey, alır başka yerlere götürür sizi.
Başka bir zaman diliminde bulursunuz kendinizi.
Yaşadığınız onca yılın neresinde olduğunuzu bilemezsiniz ama, şimdide olmadığınız duygusuna kapılırsınız.
Bir bakarsınız, çocuk sesleri gelir derinlerden.
Öğlen paydosunda, istop oynuyorsunuzdur, ya da uzuneşşek, bağırış çağırış.
Kendi sesinizi de duyarsınız onca sesin arasında.
Ve hatırlarsınız.
Siz de ordasınız.
Öğretmen defterleri kontrol edecek gelecek ders. Eksik var.
Çizik yer utanırsın.
Halbuki, hızlı hızlı yazmalıydı teneffüste.
Çocukluk işte, oynamak daha güzel.
Caminin yanındaki Tuta ağacına tırmanmış, tuta yiyorsunuzdur ya da.
Güzelini benden önce, çocuklardan biri kaptı.
Uyanık olmalı aslında. Hem düşmiyeceksin, hem de önce sen kapacaksın iyisini.
Kolay kopmaz yerinden tuta. Koparmak için çektikçe, çılgın renk ve tattaki suyu, üstünüze başınıza kadar akar kolunuzu izleyip.
Gömleklerimiz tuta suyu olmuştur yer yer. Akşam Analarımızdan gizli üstümüzü nasıl değiştireceğimizin telaşı sarmıştır şimdiden.
Böyle yakalanırsak fena.
Kale kızmıştır iyice güneşten.
Kanyonun karşı yakası ateş püskürüyor.
Kavruluyor Adakale.
Meydanlar daha beter. Tek çare, deredeki havuzumuz.
Toplanıp dizilirsiniz yokuş aşağı.
Büyük taşın yanından geçerken, burunları tutmak gerek.
Zaten az kaldı.
Değirmenin yanından geçtin mi, geldik demektir.
Derken, farkedersiniz ki, özlediğiniz çocukluğunuzdur.
Çaresizlik kaplar her yanınızı.
Naçar kalırsınız.
Kolunuzdaki saate takılır gözünüz. Epey ilerlemiştir zaman.
Eliniz varmaz ama, dönersiniz gerçek hayata.
Nedensiz, hafif bir gülümseme dudaklarınızda, yakalanmışsınızdır arkadaşlarınıza.
Bilemezler ki nedensiz olmadığını.
Anlatması zor.
Varsın deli desinler.
Noyan ÜNSAL
Etiket : ÖZLEMEK,