ÖYKÜ BİTMEZ KALEARDINDA
Fatma teyzelerin yaylasının yan üst tarafındaki küçük ormana dalardık bazen.
Küçüktür ama, aşağı kalmaz büyüklerinden. Ormanın sesini duyarsınız girdiğinizde. Yoğun Orman kokar küçüklüğüne inat. Köknar kokulu havasını içinize çekersiniz dolu dolu.
Ormanların en zarifi, en güzeli olan Köknarlardan oluşmuştur.
Onun için de bacılarımız buradadır. Hepimizin birer bacısı vardır üst taraflarda. Aramızdaki akrabalık her yıl biraz daha güçlenmiştir. Sahici bacımız gibi olmuşlardır artık.
En güzel çiçiplerini bizim için hazırlarlardı. Kimse kimsenin bacısından asla çiçip toplamazdı.
Bazen eli boş döndüğümüz olsa da, kısa zaman sonra telafi eder,çiçiplerini sunuverirdi. Barışırdık.
Bacısına kim küser ki zaten.
Şimdi düşünüyorum da, o köknarları bizim sanırdık sahiden.
Biraz daha yukarı çıktığınızda, tepeden aşağılara doğru Köy ayaklarınızın altındadır. Devam eder gider taa Vakeye kadar. Daha uzaklarda Adakale, biraz solunda Meydanları görürsünüz.
Sağınızdaki Tüntiya, tepeden bakmaktadır aşağılara.
Buralar kondar (kekik) kokar buram buram.
Yeri gelmişken, anlatıldıkça çok güldüğümüz kısa öyküyü anlatmalıyım.
Birgün, Yecüçle Mecüç buraya gelmişler. Boyları, onbeş santimi geçmiyen kondarlarlardan birinin dibinde oturup, yukarıya doğru bakmışlar.Biri öbürüne, '' Bu kondar ne ulu bir ağaçtır.'' demiş.
Yecüçle Mecüçün ne olduğunu bilmesek te, boylarını,cüsselerini düşünüp gülerdik.
Bazen aşağılarda, çayırın alt tarafında, ormanın kenarında, henüz suları çekilmemiş küçük gölün yanına gidersiniz.
Hemen kenarındaki çam ağacı, yanlamasına göle paralel devam eder ve yaklaşık ikibuçuk, üç metre sonra dönerek uzar gider yukarılara doğru.
Yürür oturursunuz ve sallarsınız ayaklarınızı aşağı doğru.
Altınızdaki küçük göle düşen olmamıştır şimdiye kadar.
Burası mandaların ve kotilerinin en çok sevdikleri yerlerin başında gelirdi.
Noyan Ünsal