MANTARLAR,TELAHAŞ VE PANTA
Çayırların belirli yerlerinde Telahaşlar büyümüştür. Çoğunlukla Işkın denir Telahaş'a başka yerlerde.
Çakınız cebinizdedir zaten. Soluğunuzu tutarak tazelerinden birini kesersiniz dibinden, soyup yersiniz.
İnsan sağlığına yararları düşünüldüğünde, İnsanlara verilmiş bir ödül gibidir Telahaş.
''Telahaş yetişen bir yerde yaşıyorsanız. En gelişmiş eczahanelerden biri hemen yanıbaşınızda demektir.'' der sağlıkçı olan eşim.
Sızıklar vardır yer yer.Yağmurdan sonra güneş çıkınca mantar dolar içleri. Uzaktan baktığınızda, koyu yeşil renkleriyle incecik uzar gider çayırların içinde.
Sızık adı ne de yakışmıştır onlara. Gerçekten çayırın her hangi bir yerinden sızıvermiş gibidirler.
Topladığınız mantarların büyüklerini, içine biraz tuz koyup, ocağa, hemen ateşin yanına koyarsınız.
Sabırsızlıkla çevire çevire pişirirsiniz. Önce kokusu gelir ara ara. İçinde su birikmiştir. Önce suyunu içersiniz. Sonra da kendisini, hemen bitmesin diye, azar azar ve yavaş yavaş, tadına vara vara yersiniz.
Çok sayıda Panta ağacı vardır orda burda.
Kendiliğinden yetişmişlerdir. Kimse ekmemiş, bakmamış ,sulamamış, gübre vermemiştir onlara. Nazımın '' Tek ve Hür'' ağacı gibi, tek başına, kahramanca göğüs germiştir herşeye, yaza kışa, ve hatta Ayılara ve insanlara.
Armutların bir önceki hali, yani yabanisidir armutun, garip panta.
Pantalar, bana sorarsanız farklı ve çok değişik lezzetleriyle, Armutları koyup geçmişlerdir lezzetten yana.
Tatlısıyla, ekşisiyle, hafif buruk olanıyla, yada tarifi mümkün olmayacak lezzetleriyle, unutulmaz tatlarını sunarlar bizlere.
Böyle bir yaşamda, insana aykırı, zararlı hiç bir şey bulamazsınız. Sanki doğa, bütün varlığıyla, insana, hayvana ve tüm canlılara, bütün olanaklarını sunmabilmek için seferber olmuştur.
Noyan Ünsal
Etiket : MANTARLAR, TELAHAŞ, PANTA,