KASIMPATI...
O zamanlar çiçekleri şaşırtmamışlardı henüz.
Kasım ayında açardı. Kasımpatı idi adı onun için.
Kendine özgü bir kokusu vardı diğerleri gibi.
Moru, sarısı ve beyazı vardı.
Bakmayın öyle şimdilerde kırmızı, mavi, turuncu filan açtığına.
Öyle minmacığı, büyüğü, küçüğü, süslüsü, püslüsü de yoktu.
Bahçelerin bir kenarında dururdu. Her sene yeniden ekilmezdi, dikilmezdi.
O, bilirdi zamanını. Kendiliğinden büyür , gelişir ve her Kasımda yeniden açardı
O, Atatürkü uğurlamak için yaşardı ve onun için Kasımı seçmişti.
Okulların salonlarında, en büyük sınıflarında toplanılırdı, o da baş köşede yerini alırdı anmak için.
Meydanlardaki Ortaokulumuzun öyle büyük bir salonu yoktu. Onun için, okulun girişinde ve koridorda toplanılırdı.
Resimleri asılırdı Atatürkün.
Yapraklarla, beyazlı, morlu Kasımpatlarıyla hazırlanırdı çelenk.
Masanın üstüne, büstün etrafına, kasımpatları serpiştirilirdi.
Her yer Kasımpatı kokardı.
Atatürk Anlatılırdı. Şiirler okunurdu.
Gizlice gözlerimizi silerdik.
Her Kasımpatı koktuğunda, Okulumda Atatürkü anarım hala.
Noyan Ünsal
9.11.2019
Etiket : Kasımpatı,