GÖÇ HİKAYELERİ..8
Kaçakaçlık, Seferberlik,Muhacirlik...
Muhacerette Ziver Adlı Bir Çocuk.2
Bu minval üzere satışlarım iyi bir şekilde devam ediyordu.
Aldığım unları bir çuvalda biriktiriyor, sonra da kolayca ve iyi bir fiyata satabiliyordum. Böylece dükkan sahibine olan borcumu ödüyordum. Bana da iyi bir para kalıyordu.
Bu işe iyiden iyiye alışmıştım. Artık veresiye mal almaya gerek kalmamıştı. Param vardı ve daha çok mal alabiliyor, böylece daha çok para kazanabiliyordum.
Bu işe memlekete dönünceye kadar yıllarca devam ettim.
Kazandığım parayı altına çeviriyor, belime göre yaptırdığım bir kemerin içine koyarak belimde taşıyordum.
Genç bir delikanlı olarak memlekete döndüğümde kemerimde bir hayli altınım vardı.
Ziver ağa,muhacirlikte çocuk yaşta alıştığı ticaret hayatına, muhacirlikten döndükten sonra da devam etmiş, kendi köyü olan Cuğo (Soğanlı) nun altında, Ardanuç Suyu kenarında, Gorgota mevkiinde, Hopa-Ardahan yolu üzerinde bizzat çalışarak kurduğu binalarda, on- onbeş yıl içinde yeniden meydana getirdiği nadide üzüm bağları ile yolcuya verdiği hizmetleri sayesinde büyük paralar kazanmış, daha da zenginleşmişti.
Hatırlıyorum, 1932-1935 yıllarında Artvin Ortaokulunda okurken, Aşağıırmaklardan yürüyerek sırtımızda kitap ve ekmek torbalarımız olduğu halde Artvine bir, birbuçuk günde ancak gidebilirdik.
Büyük tatillerde, sömestr ve bayram tatillerinde tatilin azlığına çokluğuna, karına kışına, soğuğuna, gecesine gündüzüne bakmadan uzun ve yorucu Harhan yollarını adeta koşarak büyük bir sevinç içinde giderdik köylarimize.
Evimize, annemize babamıza, annemizin pişirdiği bir kaşık sıcacık çorbaya, danalarımıza, ineklerimize, öküzlerimize, kapımıza bacamıza çok çok hasretlenir, onları ne çok severdik allahım.
Gidiş gelişlerimizde zaman zaman denk geldiğinde, Ziver Ağanın hanında kalmayı tercih ederdik.
Hanın alt katı, yolcuların atlarının bağlandığı ahır idi. Üst katı ise yolcuların birarada oturdukları, yatıp kalktıkları, 50-60 metrekare büyüklüğünde, geniş tahta peykeli bir salon'du.
Biraz varlıklı misafirleri için yatak odaları vardı.
Kendisi de çocuklarıyla birlikte burada kalır. Çoğu zamanını zaruri ihtiyaç maddelerinin satıldığı bakkal dükkanında geçirirdi.
Ayrıca yan tarafta ot ve saman konan büyük bir merek bulunmaktaydı.
Yolcu salonunda sabahlara kadar hiç sönmeden yanan büyük bir saç sobası vardı. Bu büyük han odası, yolcular üşümesin diye daima sıcak tutulurdu.
Yolcular peykelerin üzerine serili hasırlar üzerinde yatar uyumaya çalışırlardı.
Biz talebeler de öyle yapar, bir gecemizi Ziver ağanın hanında geçirirdik.
Han ücreti yolcu için on, atlar için onbeş kuruş idi. Ama Ziver ağa biz öğrencilerden para almazdı.
O zamanlar kahve çok tercih edilmiyor, bilhassa kış günlerinde herkes, fiyatı bir kuruş olan çay içerdi.
Ziver Ağa parayı daha çok, arpa, saman ve ot satışlarından kazanıyordu. Bu arada dükkanında incir, pestil, küme, kesme, hurma, elma, armut gibi meyveler ile zeytin, peynir, yumurta ve kavurma gibi yiyecek maddeleri de satmaktaydı.
Bu kazançlar, Ziver ağanın ticaret hayatını büyüttü. Yeni binaların ilavesiyle Gorgotayı koskoca bir ticaret sitesi haline getirdi.
Bu azimli çalışmaları sayesinde Ziver Ağa, Artvin vilayetinin en zenginleri arasına girmişti.
Osman Ünsal
Etiket : HİKAYELERİ 8, Muhacerette, Ziver, Adlı, Çocuk 2,