ÖÇ HİKAYELERİ..7
Kaçakaçlık, Seferberlik,Muhacirlik...
Muhacerette Ziver Adlı Bir Çocuk.1
Muhacirlikle ilgili olarak Ziver ağanın, kendisi hakkında 1954 yılında bana anlatmış olduğu bir hatırasını önemine binaen anlatmak isterim.
Ziver ağa göç sırasında 10-12 yaşlarında bir çocukmuş. O kargaşada ailesinden ayrı düşmüş ve Tokat çevresinde kimsesiz olarak onun bunun yanında aç, susuz, perişan bir halde kalmış. O da herkes gibi önceleri Muhacir Komisyonlarının kifayetsiz yardımları ile zaman zaman da karın tokluğuna çalışarak hayatını devam ettirmeye çalışıyormuş.
Bu arada pek çok köy gezmiş, köy insanının yardımseverliğini, merhametini görmüş.
Bütün bunlar olurken Ziver ağa, köylülerin, bilhassa köy kadınlarının bulamadıkları iğne, iplik, makara, kopça, düğme, yüksük, kibrit, cep aynası, sabun, incik boncuk yazma gibi ihtiyaç maddelerinin satılabileceğini ve bunlardan para kazanılabileceğini düşünmüş.
O günleri şöyle anlatıyor Ziver ağa.
''Hiç param yoktu. Onun için kasabada tanıdığım kimseler aracılığı ile veresiye olarak birşeyler almam lazımdı. Daha neyin satılıp, neyin satılamıyacağı hakkında bir bilgim yoktu. Önce alacaklarımdan azar azar satın alıp deneme yapmam gerekiyordu.
İstediğim şeyleri bana veren dükkan sahibi çok iyi bir insandı. Beni ve fikrimi çok beğendi. Benim köylerde neleri, nasıl satabileceğim hakkında fikir verdi.
Böylece satabileceğim eşyaları çok ucuz fiyatlardan bana verdi ve veresiye defterine yazdı.
''Bu eşyaları köylerde sattıktan sonra gelip borcunu ödersin, yeniden mal veririm. Götürür gene satar böylece para kazanırsın'' dedi.
O zamanın parası ile saatın aldıklarımın değeri ikiyüz kuruş civarında tutuyordu.
Malları bir torbaya koyarak köylerin yolunu tuttum. Kapı kapı dolaşarak malları satmaya çalışıyordum. Para ile satın alan çok azdı. Eğer un karşılığında satış yaparsam alıcı çok olacaktı. Ama un ile satış yapmayı hiç düşünmemiştim.
Bir iki gün böyle dolaştım.Tanıdıklarımın fikrini sordum. Onlar da zaten memlekette ekmeğe çok ihtiyaç olduğunu, un karşılığı satış yapmamın iyi olacağını söylediler. Ben de un ile satış yapmaya başladım.
Başıma örttüğüm bir fesim vardı. Bu fesi un için ölçü olarak kullanacaktım.
Bir kapıya varıyordum, mallarımı göstererek bunları para veya un karşılığında sattığımı söylüyordum. Neyi ne kadar una verdiğimi soruyorlardı. Ben de başımdaki fesi çıkarıp, küçük görünsün diye tepe kısmını bastırarak, malına göre bununla bir veye iki dolu una veriyorum diyordum.
Kadınlar hiç itiraz etmeden istedikleri malı alıyorlar, karşılığı olan unu dolu dolu hatta fazlasıyla veriyorlardı.
Bazı yerlerde iki elimle tuttuğum fesime un kolduktan sonra alttan gevşetiyor, böylece daha çok un almasını sağlıyordum diyor'' Ziver ağa.
Ve peşinden de mütebessim bir çehre ile, '' Fesim de terden ötürü biraz kirli idi'' diye ilave ediyordu.
Osman Ünsal
Fotoğraflar, çerçiler.
Sürecek.....
Etiket : HİKAYELERİ 7, Muhacerette, Ziver, Adlı, Çocuk 1,