CONAT-BİLBİLAN 4
Sağ tarafta Karagöl bütün güzelliğiyle, belkide binlerce yıllık yaşantısını sessiz sedasız sürdürmektedir.
Buzul döneminden bu yana ne dönemler yaşamıştır. Ne karlar, boranlar görmüştür ama, gene de çiçeğiyle böceğiyle, kırmızı pullu buz gibi sularda yaşama şansını bulabilmiş en güzel Alabalıklarıyla, gururlu ve dingin hayatını sürdürebilmiştir. Belki de en güzeli, onlarca yıl önünden geçip, Bilbilana çıkan mutlu ve eğlenceli yaylacıların, çoğu karnaval tadındaki katarlarını keyifle izliyebilmiştir.
Buradan iki geçişimde de, gölün suyunu boşaltan akıntıya, kimler tarafından konulduğunu bilemediğim büyük bir sepet yerleştirildiğini görmüştüm.
Kırmızı pullu gerçek alabalıkların bol miktarda yaşadığı gölün akıntısının önüne konan bu sepet, akıntıya kapılan balıkların sepette kalmasını sağlıyordu.
Sonunda, 3000 metreyi ifade eden Karagölün tepesine varılmıştır.
Önünüzde, doğudan batıya kadar tüm açıyı gören ve ufuk çizgisine kadar uzanan hafif bir meyille güneye doğru inen çayırlıklar, otluklar uzanır.
Uçsuz bucaksız diyebileceğimiz, altı yeşil çayırlar, üstü masmavi bir gökyüzüyle kubbelenmiş bu manzara, bakmaya kıyamıyacağınız güzellikteki bir görüntüdür.
Artık aşağı doğru inilecektir ve yaklaşık yarım saatlik yol kalmıştır yaylalara varmaya.
Hayvanlar durumu anlamş ve hızlanmışlardır. Onun için de kızaklardan önce varacaklardır son noktaya.
Yaklaşık olarak, kalan yolun yarısı gibi bir noktada, Ziyaret yer almaktadır. Burada büyükçe bir kaya bulunmakta ve halk tarafından dini bir mekan olarak kabul edildiği için, zaman zaman dua etmek için buraya gelinmektedir.
Bıkkınlık ve yorgunluğu geride kalmış, bir yandan yolun yokuş aşağı sürüyor olması, bir yandan da sevinç ve heyecanın verdiği güçle, biraz daha hızlı adımlarla, yaklaşık yarım saatte yaylalarımıza ulaşılmıştır.
Bizim iki günde katettiğimiz bu yolu, Karaçadırlılar ve Hemşinli yaylacılar, Hopadan başlıyarak ve yayan olarak hayvanlarıyla birlikte kim bilir ne kadar zamanda kat etmekteydi.
Artık, yıllardır duya duya merakımın iyice arttığı Bilbilandaydık.
Her yöne ufuk çizgisine kadar, göz alabildiğince ağaçsız, yemyeşil çayırlarla kaplı bu yer, insanın, gök kubbe altında küçücük kaldığını, güçlü bir biçimde vurguluyordu.
Noyan Ünsal
Etiket : CONAT, BİLBİLAN,