CONAT-BİLBİLAN 1
Yazın geriye kalan günlerinin programı belli olmuştu. Hiç unutmadığım, unutamadığım bir başka yaz macerası, doyumsuz bir biçimde sürüyordu.
Çok merak ettiğim Bilbilan ve Bilbilan yaşantısı böylece bu yaz yaşanacaktı.
Amcam, yola çıkmadan önce, o zamana kadar Conatta hazırlanan, Yağ, Peynir, Lor, gibi Süt ürünlerini köye indirdi ve Conata döndü.
Conattaki bütün yaylalar bu hazırlıklarını tamamlamışlardı.
Akşamdan Bilbilana götürülecek bütün eşyalar kızaklara yüklenmiş, gece kullanılacak birkaç parça eşya sabaha bırakılmıştı.
Uyuyup iyice dinlenmek gerekirdi ama ne mümkün. Ertesi günün heyecanını geceden yaşamaya başlayıp,olacakları düşünürken uyku galip gelmişti sonunda.
Sabahın ilk ışıklarıyla, öküzler kızaklara koşulmuş, iki gün sürecek zorlu yolculuk başlamıştı.
İlk zorlu yokuş, Conattan çıkışı sağlıyan yokuştu.
Daha sonra yol bazen dik, bazen hafif meyilli sürer gider.
Yaylaların hayvanları birarada ve önde, ardında rengarenk giysileriyle ve süslü atlarıyla şaşortlar ve maiyetlerindekiler, arkalarında peşpeşe dizilmiş kızaklar, bir karnaval görüntüsünde, ağır aksak zorlu yürüyüşünü sürdürürdü.
Bir süre sonra, Solyana Köyünden geçilirdi. Hatırladığım kadarıyla Solyananın dışında başka bir meskün yerden geçilmiyordu.
Belki inekler deneyimliydiler, dolayısıyla bu durumu olağan karşılıyordu ama Danalar anneleriyle olmaktan biraz şaşkın ve mutluydular, akıllarına geldikçe de annelerini emiyorlardı.
Durum onlar için de bir şölen sayılırdı.
Zaman zaman mola veriliyor ve özellikle kızakları çeken öküzlerin dinlenmesi sağlanıyordu.Böyle olunca da, yürüyüşünü önde sürdüren mallarla kızakların arasında boşluklar ve kopukluklar olsa da bu çok önemsenmiyordu. Çünkü nasıl olsa akşama doğru mola yerinde tekrar birleşilecekti.
Hasretle ve özlemle bir yıldır beklenen bu renkli ve eğlenceli Göçün keyfini, hiçbirşey kaçıramazdı, değilki yorgunluk.
Noyan Ünsal
Etiket : CONAT, BİLBİLAN,