ARKADAŞIM GÜMÜŞ 1...
1958 yılının son dersinin bitiş zili, yaşamımızın Ardanuçtaki bölümünün bittiğini vurguluyordu.
Adakale ile, Meydanlarla, Aşağıırmaklarla, Conatla, Kaleardıyla, Tütünlüyle, uzaktan da olsa Kürdevanla, Acıelmayla ve gözümüzün görebildiği her Ardanuç parçasıyla vedalaşmak anlamındaydı bu son zil.
Okulun bittiğine sevinememiştim bile.
Yazlarımın çoğunu geçirdiğim, Adakale, Kaleardı ve Tütünlüden ayrılmak daha da bir acı olmuştu.
Tütünlüde Ninemin, Dayılarımın, Yengelerimin, Teyzemin ve diğer akrabalarımızın, dostlarımızın el sallıyarak uğrlaması, bir fotoğraf karesi olarak beynimin bir yerinde tüm canlılığıyla duruyor.
Tesadüfen orda bulunduğum bir günde doğan, doğduğunda şımarıkça '' bu benim '' dediğim, şimdi kocaman bir tosuna dönüşen Kibar, elleri olmadığı için el sallıyamamıştı.
Peşimden hiç ayrılmıyan, beyaz üzerine siyah benekleri bulunan köpeğimiz arkadaşım Gümüş, sanki gideceğimi biliyormuş gibi, uzunca süre izlemiş ve beni yolcu etmişti.
Ankarada yeni bir yaşam başlamıştı bizim için.
Deli gibi geçen bunca yılın altısı, geçip gitmişti bile.
Lise bitmiş, Üniversite devam ediyordu.
1964 ders yılının sonunda yaz tatili başlamıştı. Dah fazla dayanamayıp Ardanuça gitmeye karar verdim.
O yıllarda Süzer Otobüs firması Artvine kadar gidiyordu.
Yol boyunca, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, altı yıl önce geçtiğimiz yolları bu kez tersten, merakla izliyordum.
İlkokulun bir ve ikinci sınıflarını okuduğum Fındıklıdaki Okulumun önünden, karayolu boyunca okulun ilerisinde, oturduğumuz iki evden Karahasanların, az ilerisindeki Kurumehmetlerin evlerinin önünden, belki de dört beş metre yakınından geçerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
Kurumehmetlerin evinin birkaçyüz metre ilerisinden geçen, ve zaman zaman izlemeye gittiğim, Abu deresiyle ( Çağlayan Deresi) deli Karadenizin çarpıştığı noktada, balık peşinde çığlık çığlığa uçuşan Martıları, biraz uzakta kaldığı için göremediğime çok üzülmüştüm.
Arhavi, Hopa, Borçka hızla geçip gitmişti.
Sonunda, yıllar önce, orta ikideyken, gerçekleşemiyen İzci Kampına katılmak üzere, Yeşil Posta arabamızla gelip durduğumuz Artvin Meydanında, yolculuğumuzun birinci bölümü son bulmuştu.
Şimdi Ardanuça, oradan da Tütünlüye gitmenin çaresini arayacaktım.
Noyan Ünsal