KÜLTÜR
İ. Ö.’deki dönemlerde Artvin yöresinin o çağlardan günümüze uzanan çok renkli bir yapı göstermektedir. Yörenin coğrafi konumu, çok değişik halkların aynı zaman kesiti içinde yan yana yaşamış olmaları, yöre kültürünün renkliliğini sağlarken, özgün bir kültürel yapıyı da ortaya çıkarmıştır.
Türklerden Önce
Daha önceki tarih kısmında da anlatıldığı gibi Artvin ve çevresinde yaşayan medeniyetler vardı. Bunlardan ilki Hurrilerdi (MÖ 2000). Bundan sonra sırasıyla diğer medeniyetlerin yaşadığı görülmüştür. Bunlar Hurrilerden sonra Urartular, Kimmerler, Sakalar, Taoklar, Arsaklılardır.
Arsaklılar döneminin hiç kuşkusuz en önemli olayı, bu dinsel inançların tümüyle bırakılarak, Hristiyanlığın kabul edilmesidir. Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte, dinsel yapıya bağlı olarak toplumsal yaşamda bu dinin kurallarıyla belirlenmeye başlamıştır.
İran (Pers), Bagrat, Arap ve Selçuklu akınlarının ortaya çıktığı VI. Yüzyıldan X. Yüzyıla değin süren mücadele ve savaşlar, kültürel yaşamı olumsuz yönde etkilemiştir.
Türkler’e gelinceye dek çok farklı halkların kültürlerinin toplumsal yaşamı etkilediği Artvin yöresinde, Hurriler’den başlayarak Helen, Roma, Pers, Arap kültürlerinin yansımaları görülmüştür. Yörede Gürcü ve Ermeni halkında yaşaması, Laz unsurlarının hemen yakında bulunuşu, Kafkaslar kanalından Rus etmenine açılış gibi olgular, kültürel renkliliğe ve özgün bir görümüm ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Artvin yöresinin bir başka özelliği de; Doğu Akdeniz uygarlığının ürünü olan İran kültürüyle İskender’in getirdiği Yunan kültürünün çatışma alanı olmasıdır. Sınırda bulunması nedeniyle bölge, bu çatışmayı çok derinden yaşamıştır.
Türklerden Sonra
Türklerin kültürel bir olgu olarak yörede ortaya çıkışları XI. Yüzyıl ortalarında olmuştur. Türkler’in Anadolu’ya kesin olarak girdikleri dönem olan bu yüzyılda Anadolu’nun Türkleştirilmesi eyleminin yoğunlaştığı alanlardan biri de bu yöreydi.
Artvin yöresi, XIII. Yüzyıldan sonra Gürcistan olarak adlandırılmıştır. Bu yüzyılda bölgede ağırlıklı olarak Kıpçaklı Ortodoks Türkler yaşıyor, çevrede Türkmenler ve Çepnilerde bulunuyordu. XV. Yüzyılda Osmanlılar’ın bu topraklarda egemenliği ele geçirişiyle birlikte göreli bir kararlılık ortamı yaratılmıştır. Türk, Laz, Ermeni, Gürcü, Kürt halkaları kendi topluluklarına özgü yaşamlarını sürdürürken, kültürel özelliklerini de koruyabilmişlerdir.
XIX. yüzyıldaki Osmanlı-Rus Savaşları var olan toplumsal-kültürel yapının altüst oluşuna yol açmıştır. Bu yıkım içinde doğal olarak, kültürel yaşamda önemli sıçramalar, gelişmeler görülmemiş, Artvin yöresi daha çok askeri yanıyla önem kazanmıştır.
1917 Devrimi’ne dek sürüp giden Osmanlı-Rus Savaşları’nın yol açtığı yıkımlar ve Rus işgali kültürel yaşamı zedelemiştir. Özellikle, 1915’teki çarpışmaların hasat döneminde oluşu, ekonomik duruma çok büyük zararlar vermiştir. Savaşların ve ekonomik yıkımın yol açtığı Anadolu’ya göç hareketi de, anılması gerekli oluşumlar arasındadır. Yörenin yaşadığı İngiliz ve Gürcü işgalleri de bunlara katılmalıdır.
Cumhuriyet Dönemi
Artvin yöresinin tarımsal üretimini büyük ölçüde kısıtlayan doğal yapısı, yöre insanlarını hayvancılık, ticaret ve balıkçılığa yöneltmiştir. Sanayileşme ise Türkiye düzeyinin gerisindedir.
Artvin’de ekonomik-toplumsal koşulların bu özelliği taşıması, kültürel yaşamın canlanmasını uzun yıllar engellemiştir.
1970’lerde ulaşım ve iletişim başta olmak üzere, birçok toplumsal hizmet alanında çağdaş olanakların yöreye götürülüşü, Artvin’i de görünür bir toplumsal değişme içine sokmuştur. Bu süreç içinde yöresel çizgiler silinmeye yüz tutarken, ülke pazarıyla bütünleşmeye koşut olarak, kültürel bir merkezileşmede belirmiştir. Öncelikle kültürün maddi öğelerinde ortaya çıkan bu yöneliş, giderek manevi alanları da etkisi altına almıştır .
KÜLTÜR EGEMENLİĞİNİN ÖĞELERİ
Yaşama Biçimi
Doğal açıdan Artvin’in özgün bir yapısı vardır. Burada yaşam, yörenin kapalı koşulları altında biçimlenmiştir. Ekonomik açıdan az gelişmiş İl’in sarp doğa koşulları içindeki insanı, zengin bir folklora sahiptir. Bunun yanında özgün bir kültürel yapı oluşmuştur. Bu kültür, özellikle halk edebiyatı, el sanatları, beslenme gibi alanlarda canlı bir görünüm sunmaktadır.
Sanayiden çok el sanatlarının kentli yaşamdan çok geleneksel, durağan ve kapalı yaşamın görüldüğü İl’de yerel kültür etkili olagelmiştir.
1960’larda Türkiye’nin tüm yörelerinde görülen toplumsal değişme olgusu, Artvin’de 1970’lerde bir kıpırdanma yaratmıştır.
Toplumsal değişme süreci içinde geleneksel yaşam biçimi önce kent merkezlerinde silinmeye başlamıştır. Ancak Artvin’in 1980’lerde de geleneksellikten tümüyle kurtulabildiğini söylemek olanaksızdır.
Artvin’de ortaya çıkmış geleneksel yaşam biçiminin iki öğesi “Pancarcı Eğlenceleri” ve “Yapı Daveti” geleneklerinde, toplumsal dayanışmanın ve yardımlaşma duygusunun güçlü olduğu izlenmektedir. Giderek ortadan kalkmakta olsa da bu iki örnek geleneksel yaşamın özellikleri konusunda yeterince belirleyicidir.
Pınarcı Eğlenceleri
Şavşat yöresinde, mısır çapasının bitiminde yaklaşık 15 günlük sürede düzenlenen eğlencelere “Pınarcı Eğlenceleri” adı verilir. Yaylacılıkla yakından ilgisi bulunan bu gelenekte, dinleme amacı daha ağır basar, kısa sürmekle birlikte pek çok kişi de katılır. Davul zurna eşliğinde yapılan eğlencede güreşler yapılır, yarışmalar düzenlenir, seyirlik oyunlar oynanırdı.
Yapı Daveti
“Yapı Daveti” Artvin ve çevresinde yaygın bir toplumsal dayanışma / yardımlaşma biçimidir. İmeceden ayrımı, bedensel çalışma yanında gerçek yardımı da içermesidir. Yani bir ev yapacak ya da eski evini onaracak kişiye, komşuları ve köylüleri maddi güçlerine göre para ya da gereç verirlerdi. Komşular, bu yardımların yanında bir-iki gün de ev yapımında çalışırlardı. Ev sahibi de, iş sona erince yardıma katılanların tümünü yeni eve çaya çağırırdı.
Giyim Kuşam
Erkek giyimi; “şal”, “çuha” ve “kabalak” dan oluşur. Şal; ağ bölümü oldukça bol bir tür şalvardır. Çuha ise; cepken türünde bir cekettir. Kabalak; bu giysileri tamamlayan başlıktır.
Kadınların giydiği paçaları büzgülü şalvara “halaliye” denir. Bunun üzerinde dizlere kadar inen bir iç gömleği ve üçetek giyilir. Bu daha çok evli kadınların giyinme biçimidir. Genç kızlar, genellikle fistan ve üzerine sıkma yelek giyer, bellerine kuşak sararlar. Başa “çar” denilen bir örtü alırlar.
Beslenme Biçimleri
Artvin ve çevresindeki üretim etkinliklerinin sebzecilik, meyvecilik ve hayvancılık gibi değişik alanlara yayılması, zengin bir beslenme biçiminin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
İklim ve toprak her türlü sebze yetiştirmeye elverişlidir. Sebze gereksinimi büyük ölçüde “yeşillik” denen otlarla karşılanırdı. Bu otların başlıcaları; pırpır otu, gımı otu, kazayağı, gelinparmağı, pampara ve kuzukulağıdır.
Hayvansal besinlerin büyük bir bölümü, yaylaya çıkıldığında hazırlanır. Etler de “kavurma” yapılarak saklanır.
Yöre halkının üçüncü temel besini de undan hazırlanan börek, ev makarnası ve pişi gibi hamur işi yiyecekler oluşturur. Yöresel yemeklerin en yaygınları şunlardır:
Çorbalar: Kavut, herle, uruva, püşürük, tutmaç ve ovmaç.
Hamur işi yemekler: Hınkel, erişte, katmer, dümeç, pişi, lokma, cergebuz ve siran
Tatlılar: Hasuta, ballı katmer, ballı fetir, dana gözü, zürbiyet ve kaysefe
Diğer yemekler: Kuymak, herise, harşo, kelecoş, kaygana, pürçük, nepürşen, purçuko ve keşkek.
İNAÇLAR VE TÖRESEL YAPI
Dinsel Yapı
Artvin’de din olgusu gelişimi, önemli bir evrim geçirmiştir. 1950-1970 arasındaki toplam dinsel nitelikli dernek sayısı 5’ten 335’e çıkmıştır. Din etmeninin, toplumsallığı ve kişilerin toplumsallaşmasını temelli bir biçimde etkileyecek boyutta olduğu görülmektedir. Ancak bu olgu Türkiye’nin birçok yöresinde olduğu gibi Artvin İli’nde de giderek gerileyen bir akış içindedir. Dernek sayısında 1970’ten itibaren düşüş görülmüştür.
Artvin yöresinde dinselliğin gücü, özellikle kırsal kesimde önemli bir yer tutar. Ancak kentleşmeyle dış çevreye açılış sürecinde din etmeniyle birlikte, boşinananların da etkileri azalmaya başlamıştır.
Boşinananlar
Artvin ve yöresinde Boşinananlar önemli bir yer tutmaktadır. Doğal yapı, gelişmemiş ekonomik koşullar, eğitim, iletişim ve ulaşım hizmetlerinin yetersizliğinden kaynaklanan bu tür inançlar özellikle kırsal alanlarda etkilidir. Ancak giderek etkisini yitiren bu inançlar, salt bir folklor öğesi olarak varlığını sürdürmektedirler .
Töreler
Evlenme Töreleri
Kız Saraflama: Yörede evlenecek kızın araştırılmasına denir.
Elçilik: Gelin adayı seçilen kızın, babasından istenmesini erkek tarafının seçtiği “elçi” denilen kız tarafı üzerinde etkili olacak kişiler üstlenir.
Makar: Gelin alayına makar denmektedir.
Koç Parası: Düğün (gelin) alayı giderken yolu kesilir ve “koç parası” denilen bahşiş alınmadan geçmesine izin verilmez.
Sağdıç ve Yengelik: Düğünün en önemli unsurları sağdıç ve yengelik müesseseleridir. Sağdıç; oğlan tarafının sevdiği, saydığı bir kişidir. Düğündeki birçok gider sağdıç tarafından karşılanmaktadır. Bunun yanında da damada evlilik hakkında bilgi verir.
Erkek ve kız tarafının güvendiği birer hanım ise yengelik görevini üstlenmiştir. Yengenin mutlaka evli olması gerekmektedir. Yengenin düğün sırasında birçok masrafı karşıladığından maddi külfeti fazladır. Geline evlilik hakkında bilgiler verir.
Sünnet Töreleri
Yörede sünnet törenlerinde de İslamiyet öncesi Türk inançlarının izlerini de görmek mümkündür.
Kirve: Sünnetin ilk işi çocuğu tutacak “kirve”nin belirlenmesidir. Bazen kirve seçimi çocuk doğumundan önce de tercihen yapılabilmekteydi. Sünnet zamanı kirve ile birlikte kararlaştırılır. Sünnet başlayınca çocuğu kirve tutar. Sünnetçinin ise bir yardımcısı bulunur. Sünnet sonrasında mevlit okutulur. Davetlilere kirve kahvesi ikram edilir. Kirvelerle kız alış verişi olmaz kirve kızı alınmaz.
Kaynaklar:
Yurt Ansiklopedisi, s. 936.
Ali Gündüz, a.g.e. s. 147–149.
Yurt Ansiklopedisi, s. 942–943.
Hazırlayan: Sevilay Yıldız.
www.biceliyiz.com
Etiket : Artvin, Kültürü,