» Bicelilerin Hasretini Dindiren Web Sitesi Biceliyiz.Com a Hoşgeldiniz. Tütünlü Köyü Bicenin Web Sitesi.

    • Facebook Hesabınız İle Sitemize Hızlı Üye Olup Giriş Yapabilirsiniz
    • Veya Bilgilerinizi Kendiniz Girerek Üye Olup Giriş Yapabilirsiniz

» Ardanuç Kategorileri

» Hit Ardanuç

» Son Ardanuç Yorumları

» Ardanuç İstatistikleri

  • Ardanuç Sayısı 55

  • Okunma Sayısı 295151

  • Kategori Sayısı 10

  • Yorum Sayısı 106

» Aşık ÇOŞARİ'nin Hayatı ve Eserleri

Ardanuç Resmi
Bookmark and Share
  • Beğenenler (1) Beğenmeyenler (0) Toplam (1)
      Beğenenler & Beğenmeyenler
      Noyan(+1),
Beğen Beğenme
Ardanuç Aşıkları Ozanları Kategorisinde Gez
               

Artvin Valiliğinin  Bastırdığı "Artvinli Aşık ÇOŞARİ'nin Hayatı ve Eserleri" adlı kitabı. Ekim Ayında ziyaret ettiğim Aşık ÇOŞARİ Kitabı hediye etti. Hayatından kısa bir bölüm

ÂŞIK COŞÂRÎ'NİN HAYATI

  1. Doğum Yeri ve Tarihi:

3 Mart 1959'da Artvin ili Ardanuç ilçesi Yolüstü köyünde doğan Coşarî'nin gerçek adı Ergül Keskin'dir. Ailenin en büyük çocuğudur. Ardanuç, Artvin'e otuz dokuz kilometre uzaklıkta bir ilçedir. Ardanuç'un tarihi M.Ö. 8. yüzyıla dayanır. İlçenin kuzey tarafında Şavşat, güneyinde Yusufeli ve Erzurum'a bağlı Olur ilçesi bulunmaktadır. Doğusunda Ardahan, batı tarafında ise Artvin Merkez vardır. İlçenin rakımı yaklaşık beş yüz metredir,

Coşarî, Ardanuç ilçesine 7 km mesafede olan Yolüstü köyünde yaşamaktadır. Köyün il merkezine olan uzaklığı 45 kilometredir. Âşıkları ile meşhur olduğu söylenen köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Âşık Emrah'ın da bu köyde yaşadığı söylenmektedir

Asıl adı Ergül Keskin olan Âşık Coşarî'ye göre Yolüstü köyünün sakinleri, oraya iki bölgeden göç etmiştir. Bu bölgeler Suriye ve Batum'dur. Nenesinin ifadelerine göre Suriye göçmeni olduklarını düşünen Coşarî, yaklaşık beş kuşaktır Yolüstü (Anaçlı) köyünde yaşadıklarını ifade etmektedir. "Güreştim (296)" şiirinde doğduğu yerden şöyle bahseder:

Köyüm Anaçlı'dır o benim canım,
Söylenir bu ilde şöhretim şanım,
Ne kulübüm oldu ne idmanım,
Tarlada, çayırda işte güreştim.

  1. Ailesi:

Babasının adı Vahittin, annesini adı ise Sultan'dır. Babası muhafaza memuru, annesi ise ev hanımıdır. Ailenin en büyük çocuğu olan Ergül Keskin'in biri kız üçü erkek olmak üzere dört kardeşi vardır. Kız kardeşinin adı İkbal, erkek kardeşlerinin adı ise küçükten büyüğe doğru Soner, Ersin ve Âdil'dir. Kardeşlerinden biri Bursa'da bir fabrikada çalışmakta, üçü ise Coşarî ile aynı köyde yaşamaktadır. Coşarî, köyde yaşayan üç kardeşinin de şoförlük mesleği ile geçindiklerini söylmiş, kendisinin şoförlük mesleğini bir türlü sevemediğini ifade etmiştir.

Lise ikinci sınıfta eşi Ayper Hanım ile evlendiğini söyleyen Coşarı,  askere giderken iki çocuğu olduğunu ifade eder. İkisi erkek, biri kız üç çocuğu olan Coşarî'nin çocuklarının küçükten büyüğe doğruladı; Coşkun, Ali Kemal ve Zeliha'dır. Zeliha adındaki kızma Sevda dediklerini belirten Coşarı, hiç Zeliha adını kullanmadıklarını ifade etmiştir.

Coşarı, on iki yaşma bastıktan sonra; babasının sürekli şehir dışında olması sebebiyle evin sorumluluğunu üstlendiğini söylemiştir. Karşısına çeşitli iş imkânları çıkan Coşarı, hep evini işine tercih etmiş ve köyde hayatını sürdürme kararı almıştır. Bu Coşarî'ye göre kendi seçimi değil, aile fertlerinin ona yüklediği bir sorumluluktur.

  1. Öğrenim Hayatı:

Öğrenim hayatına Yolüstü İlkokulunda başlamıştır. Köyde ortaokul olmadığı için öğrenimine Ardanuç Ortaokulunda devam etmiştir. Köyde- Ardanuç'a yürüyerek gittiklerini belirten Coşarı, zor bir öğrenim hayat: geçirdiğini söylemektedir. Ortaokuldan sonra Ardanuç Lisesine gider Coşarî 1978'de Ardanuç Lisesinden mezun olmuştur. Lise mezunu olar. âşık, lisede en sevdiği dersin edebiyat dersi olduğunu söylemektedir Âşıklık hissinin, lise hayatında güçlendiğini ifade eder. Eğitim haya:: boyunca sesinin güzel olması sebebiyle törenlerde ve derslerde türkü.e- söylediğini ifade etmiştir. Bunun da onun âşıklığında önemli bir yere sahip olduğunu ifade eder.

  1. Mesleği:

Coşarî çeşitli mesleklerle uğraştığını söylemiştir. Ancak ailevi şartlar sebebiyle köyüne dönmek zorunda kalmış, uzun bir süre tarım ve hayvancılıkla uğraşmıştır. Mesleğini çiftçi olarak ifade eden Coşarı; b_ işten bir gelir sağlamadığını ancak kendisinin ve ailesinin ihtiyaçların: karşılayabildiğim ifade etmektedir. Köyünde bir dönem muhtarlık c^ yaptığını söyleyen Coşarî, şu an köyünde hayvancılık ve çiftçilikle uğraşmakta ve şiirler söylemeye devam etmektedir.

  1. Yaşadığı Yer:

Ardanuç'a bağlı Yolüstü köyünde yaşayan Coşarî, yaşadığ coğrafyaya adeta âşıktır. Bölgenin hikâyeler ve efsaneler konusunda zengin olduğunu söyleyen âşık, bu hikâyelerin unutulup gitmesine gönlünün razı olmadığını söylemektedir. Biraz da bu sebepten âşıkhj^ başladığını ifade etmiştir. Şiir söylemesinde yaşadığı coğrafyanın önemi bir yeri olduğunu belirten Coşarî başından geçen bir olayı şöyle anlatr "Bir gün; zamanın Ardanuç ilçe kaymakamı bizim köye geldi. Bende « köyün muhtarı olduğum için protokole rehberlik ettim. Güzelbir manzaraya sahip olan bir tepenin üstüne Çıktığımızda, benim olduğumu bilen Kaymakam: "Şimdi neden senin böyle güzelşiirler söylediğini anladım. Ben buraları daha önce görmüş olsaydım ben, de " senin kadar güzel şiirler söylerdim. " dedi. Ben hazırcevap bir insanım. Hemen cebimden kalem ve kâğıt çıkararak kaymakama uzattım: "Buyurun Kaymakam 'ım, artık gördünüz. Siz de bir şiir yazın. " dedi. Ne yapacağını bilemeyen kaymakam kâğıdı ve kalemi aldı ancak şiir yazamadı. Sonrasında ise âşıklık yeteneğine daha fazla saygı duymaya başladı. Beni de açık sözlülüğümden dolayı tebrik etti ve bana bir saz hediye etti."

Coşarî'nin şiirlerine baktığımızda yaşadığı coğrafyanın etkileri çokça karşımıza çıkar. Coşarî, şiirlerinin en önemli ilham kaynağı olarak yaşadığı bölgeyi gördüğünü söylemiştir.

  1. Gurbet Hayatı ve Gittiği Yerler:

Coşarî, köyünden çok uzun süre ayrılmamıştır. Coşarî'nin köyünden uzakta kaldığı en uzun dönem, askerlik vazifesini yaptığı yıllardır.

Coşarî, zaman zaman sağlık sorunları için şehir dışına çıkmıştır. Kardeşi Bursa'da ikamet ettiği için genellikte Bursa'daki hastanelere tedavi olmaya gitmiştir. Köyünden uzaklaştığı anda köyünü özlediğini söyleyen Coşarî, her fırsatta kaleme ve kâğıda sarılmış ve duygularını dile getirmiştir. Bu sebeple çok sayıda gurbet temalı şiirler yazmıştır.

Muhtarlık görevi sırasında devlet desteğiyle İspanya gezisine de katılan âşık, oraları güzel bulduğunu belirtse de memleketinden uzaktayken içinde hep Ardanuç'un özlemini duyduğunu söylemektedir.

  1. Âşıklığa Başlaması:

İçinde hep âşıklık isteği olduğunu söyleyen Coşarî, ilkokul zamanından beri sesinin güzel olmasıyla ön plana çıktığını ifade eder. Okulda yapılan çeşitli tören ve kutlamalarda türküler söylemiştir. Âşık Coşarî; Reyhanı, Çobanoğlu, Ummanî, Sümmanî vb. âşıkların atışmalarını ilk gençlik yıllarında dinlediğini ifade eder. Bahadır'm eserinde hareketle Ummanî'nin Artvin'e bağlı bir ilçe olan Şavşat'ta yaşadığını, çevre il ve ilçelerde düzenlenen törenlere katılarak kendinden sonraki âşıkları da etkilediğini söyleyebiliriz (Bahadır, 2016a: 32). İlkokul çağlarında köyünde yaşça büyük insanların anlattıkları hikâyeleri dinleyen Coşarî, bu hikâyelerin unutulup gitmesine seyirci kalamayacağını ifade etmiş; bu gerekçenin da âşıklığa yönelmesinde önemli bir payı olduğunu dile getirmiştir.

Gençlik döneminde Gülhanî ile tanıştığını ifade eden Coşarî, onun sanatına çok imrendiğini; "Ben de söylemeliyim." diye düşündüğünü söylemiştir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi onu âşıklığa yönlendiren ve mahlasını veren köy imamı Kerem Yedek, Coşarî'nm- âşıklığa başlamasında önemli bir basamaktır.

1.8. Mahlas Alması:

Coşarî, mahlas almasını bir "badeli âşıtf' hikâyesine bağlamaz. K^c ki diğer bâdeli âşıkların da hikâyelerinin çok gerçekçi olmadığın düşünmektedir. Ona göre rüyalarında bâde içerek âşık olmak akla çok yatkın değildir. Rüyada bâde içmenin psikolojik temelleri olduğum inanan Âşık Coşarı, bâdeli âşıkların bir konuya takıldıklarını, o konur:-e etkisinden kurtulamadıklarını söyler. Âşık Coşan bâdeli âşıklara psikolojik bir etkiyle olayları rüyalarında görerek âşık mertebem -e ulaştıklarını düşündüklerine inanmaktadır.

Ergül Keskin, çocukluk yıllarında köyünde imamlık yapan ve kendisi de zaman zaman şiir söyleyen Kerem Yedek isimli bir kişinin yaşacLenı söyler. Ergül Keskin'in Coşarı mahlasını almasında bu kişi e^ıdi olmuştur. Coşarî'ye göre Kerem Yedek, köylülerin verdiği yiyece^e-c hayatım sürdüren kanaatkâr bir şahsiyettir. Zaman zaman Coşariyi alıp farklı yerlere götüren ve şiirler söyleten Köy İmamı Kerem Yedek bir gün. Ergül Keskin'e"Madem sen böyle şiir söylerken coşup akıyorsun senin adın bundan sonra 'Coşarı' olsun." demiştir. Ancak Coşar, yıllar bu mahlası kullanmadığını ifade eder. Askerlik döneminde ya şiirlerde Coşarı mahlasına rastlanmaz.
Askerden döndükten sonra yazdığı şiirlerde bu mahlası kull karar vermiştir. Söylediğine göre çevresinde şiir söyleyen tüm aşıklarınmahlas kullanması, onun bu kararında etkili olmuştur.

1.9. Etkilendiği Âşıklar ve Şairler:
Coşarî lise öğrenimi görmüş bir âşıktır. Lise hayatı boyunca Yahya Kemal, Orhan Veli gibi şairleri hayranlıkla okuduğunu ifade Fuzûlî'nin bazı kasidelerini ezbere bildiğini ifade eden âşık. "insanının içinden gelen bir şey" olduğuna inandığını söylemektedir. Aruz ölçüsünü hakkında da yüzeysel bir bilgiye sahip olan Coşar., ölçüsünü "Doğu nun malı" olarak gördüğünü belirtir. İçinden geç en iyi şekilde ifade edebilecek ölçünün hece ölçüsü olduğunu iface

Coşarî, çeşitli âşıklara ait şiirleri okurken hoşuna gitmeyen yahut kulak tırmalayan bir dizeyle karşılaştığında, şiirin sahibine nazire > isteği hissettiğini söyler. Şiir yazmanın kendisi için bir zevkte- zorunluluk olduğunu dile getirir. Öyle ki mutluluğunu, hüznünü ya da heyecanını şiirleriyle dile getirdiğini anlatır. Şiirlerinin üstünde uzun süre çalıştığını söyleyen Âşık Coşarî, pek az şiirini değişiklik yapmadan dinleyiciyle buluşturduğunu ifade eder. Ancak ne kadar şiirlerinin üstünde çalışsa da hece ölçüsünü kullanmakta zorlanmadığını ifade etmiştir.

Askerde yazdığı şiirlerini "devri düşük şiirler"' olarak .adlandıran Coşarî, bu şiirlerinde hece ölçüsüne pek dikkat etmediğini dile getirir. "içimden geldiği gibi söyledim." dediği erken dönem şiirlerini çeşitli zorluklar içinde yazdığını anlatır. Askerlik vazifesini yaparken bulduğu her kâğıdın arkasına şiirler yazdığını ifade eden Coşarî, o zamanlar arkadaşlarının adıyla gazete ve dergilere şiirler göndermiş ve yayınlatmıştır. Askerlik yaparken yazdığı şiirleri zorunluluk sebebiyle bir tanıdığı olan "Veysel Kurtoğlu" adıyla gazetelere ve dergilere gönderdiğini, aynı adla yayınlandığını ifade etmiştir.

Bahadır, âşıklığın çevre tarafından kabul görmesi, kişinin bir âşık olarak adlandırılması için usta bir âşık tarafından sınanmasının gerektiğini söyler (Bahadır, 2016b: 15). Coşarî kiminle sınandığını hatırlamadığını ifade etmekte, pek çok âşıkla atıştığını ve zaferler kazandığını belirtmektedir

  1. Hayata Bakışı:

Hayata karamsar bakmadığını ifade eden Coşarî, insanları insan oldukları için sevdiğini ifade eder. Siyasi görüşüne de değinen Coşarî, herhangi bir siyasi görüşe yakın olmadığını, bütün görüşlere saygı duyduğunu söylemiştir.

Hayatı boyunca hep ön plana çıkmak istediğini ifade eden Coşarî, şiir söyleme yeteneğinin bu hedefine katkı sağladığından bahseder. Çeşitli yerel yönetim amirleriyle olan sıkı dostluğunu, bu yeteneğine borçlu olduğunu düşünmektedir. Coşarî, kişisel menfaatleri için kimseye minnet etmediğini dile getirmiştir. Âşıklığı bir "Tanrı lütfü" olarak görür. Kişilere şiir yazmaktan çok hoşlanmadığını, zira bunun "dalkavukluk? olarak algılanabileceğini ifade eder. Coşarî, âşıklığını kullanarak para kazanmadığını, bu yeteneğin bir hediye olduğuna inandığını söyler.

  1. Usta-Çırak İlişkisi:

Coşarî, usta bir âşıktan çıraklık eğitimi almadığını söylemektedir. Sazla, askerlik vazifesinden sonra tanıştığını ifade eder. İlk sazını kendisinin aldığını belirtir. Saz çalmayı kendi kendine öğrendiğini söyler. Kendi ifadesiyle "kara düzen" çaldığını ifade eder. Nota bilmemektedir. Kendini, saz çalma konusunda yeterli bulmadığını ve bu yeteneği geliştirmek için çalışmalara devam ettiğini söylemektedir. Bu isteğine rağmen hala saz çalma konusunda da bir eğitim almadığını, yine kendi çabalarıyla bu yeteneğini geliştirmeye çalıştığını belirtir.

Bazı bölgelerde"koşuk, koşma, koşak" gibi farklı şekillerce' adlandırılan, ancak belli ezgilerle söylendiğinde türkülere benzeyentürler de vardır (Yakıcı 2007:155). Coşarî, yazdığı şiirlerin-çoğunuçeşitli ezgilerle söylediğini ifade eder.

1.12. Bâde İçme ve Rüya:

Kaya'nm ifade ettiği gibi "bâde" ya da bir kısım âşıkların adlandırmasıyla"dolu", rüyada içildikten sonra kişiye şiir şöylece yeteneği kazandıran manevi içkidir. Tadı ve nelerden oluştuğu aa bilinmeyen bu tılsımlı içkiyi içenlere "badeli âşık" denir (Kaya, 2007/130)

Âşık Coşarî, âşıklığını bir rüya görmeye ya da bâde içmeye bağlamaz Ona göre bu gibi hikâyeler biraz da âşıklık geleneğine olan özenme!eri Hatta kendisi diğer âşıkların rüyada "bâde içme" ile ilgili anlattıkları hikâyelerine psikolojik açıdan yaklaşmakta; onların yaşadıklarını, hayal âlemlerini ve takıntılarını rüya görmeye ve bâde içmeye sebep olan unsurlar olarak ifade etmektedir. Güney'in de dediği gibi âşıklık "Tanrı vergisi" olarak gören âşık, kendini "bâde içme" geleneği dışında tutmaktadır (Güney, 1971: 252).

Biceliyiz.Com Resimler



Etiket : Aşık, ÇOŞARİnin, Hayatı, Eserleri,
ARDANUÇ BİLGİLERİ
Ekleyen : KemaL | Kategori : Ardanuç Aşıkları Ozanları | Tarih : 17.11.2020 16:52:24 | Hit : 2989 | Yorum : 0

» Ardanuç Yorumları

ARDANUÇ YORUM YAZ

 

» Copyright

2oo8-2o13 © Copyright Biceliyiz.com Her Hakkı Saklıdır B@y ÇoBaN
Artvin - Ardanuç - Tütünlü Köyü  Web Sitesi olan Biceliyiz.com 'un Amacı Yöremiz ve özellikle köyümüzün gelenek, göreneklerini kayda almak verileri toparlamak ve sonraki kuşaklara aktarmaktır. Köyümüzün Eski adı Bice olup "bicelilerin" bu web sitemizde buluşmasını sağlamaktır. Tüm Bicelilere saygı ve selamlar K.Yıldız.